AK Parti'de Erdoğan iki soru sormalı!..

Abone Ol

Partide ,bürokraside bugün görevde olan çok Ali Babacan , Ahmet Davutoğlu ,Abdullah Gül gibi ihanet hesabı yapanlar olmadığını kimse söyleyemez. Cumhurbaşkanı Erdoğan partiyi rayına oturtacak ise bunun yolu tabanın sesini bizzat kendisinin dinlemesidir..

Tablo artık net;

Türkiye Cumhuriyeti Devletinin Cumhur ittifakının Tayyip Erdoğan-Devlet Bahçeli birlikteliğinin ülkenin aydınlık yarınları için ne kadar önemli olduğunu bugünlerde çok daha görüyor ve anlıyoruz...

Çünkü bu birliktelik devletin milletiyle bölünmez bütünlüğünün sigortası haline gelmiştir...

Tayyip Erdoğan ve Devlet Bahçeli "Olmak yada olmamak" adına artık aynı kaderi paylaşıyorlar ...

Bu birliktelik parti tabanlarındaki küskünlükleri, dargınlıkları ortadan kaldırdığı zaman Yüzde 60 demek...

Türkiye Cumhuriyeti Devletinin kuruluşunun 100.yılına çok daha güçlü şekilde girmesi anlamı taşıyor..

O halde...

Bahçeli ülkücü ve milliyetçi tabanı MHP'de bütünleştirmek için çağrısını devam ettirmeli. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın ise tabanın beklediği gerekli değişiklik yaparak partisine yeni bir soluk getirmeli...

AK Parti'de yerel seçimler sonrası zaman zaman sorunları dile getiren yazılar yazdık...

Çünkü beklenti büyük...

Hala o beklenti sürüyor..

Bu yönde parti tabanından yazılarımıza karşı önemli bir reaksiyon oluştuğunu gördüm.

Birçok konuda hemfikir olarak düşüncülerimize katkı vermelerini çok önemsiyorum...

O nedenle zaman zaman bu köşede o görüşleri de paylaşacağım...

Geçtiğimiz günlerde yazdığım "Vatandaş yazsın, Cumhurbaşkanı Erdoğan okusun..."başlıklı yazıma karşı kamuda 16 yıldır yöneticilik yapan, şu anda da müdürlük görevi üstlenen (ismini yazarak başının sıkıntıya girmesine neden olmak istemediğim) bir okurumun mailini sizlerle paylaşmak istiyorum...

Çünkü çok şey anlatıyor...

Dinleyelim..

***

Osman Bey!

AK Parti tespitleriniz doğru.

Ben bir kamu kurumunda idareci olarak görev yapmaktayım.

Tespitlerinize naçizane küçük bir katkı yapmak istiyorum.

Sayın Cumhurbaşkanımız "gönül belediyeciliği" diyor üstüne basa basa.

Ben de gönül bürokrasisinden bahsediyorum.

Gönül bürokrasisinin biran evvel hayata geçirilmesi gerekiyor.

Kendi personeline tepeden bakan, kendi personelini mal gibi, meta gibi, böcek gibi gören bürokratlardan ne vatandaşa ne de ülkeye fayda gelmez.

Kendilerine mütedeyyin görüntüsü veren bu zatlar ve avaneleri aslında çağımızın modern kripto münafıkları.

Bunların masum görünen bedenlerinin içerisinde müthiş bir ego yatmakta.

Bunların AK Parti'yle alakaları olmadığı gibi birçoğu Cuma namazına gider gibi görünür ama gitmezler.

Ama en iyi yerlerdeler.

Bu kurum müdürleri ve yardımcıları kendilerini firavun gibi, nemrut gibi görmekteler. Bunlar makam odaları, sekreterleri, makam arabalarıyla saltanat sürmektedirler.

Kapıları hep kapalıdır. Bunların odalarına randevusuz giremezsiniz, randevu bile alamazsınız.

Osman Bey illerden bahsediyorum dikkat edin, bakanlıklardan değil.

Ehliyeti, liyakati olmayan bu şahsiyet fukaralarından vatandaş da rahatsız.

Bunlar sorun çözmüyorlar, iş yapmıyorlar, ipe un sererler şov yaparlar.

Kurumların gerçek ihtiyaçlarını ötelerler, görmezler. Kurumlarda sadece makyaj idareciliği yapıyorlar.

Bunlarda güç zehirlenmesi olduğu için 'Gözleri var ama görmezler kulakları var ama duymazlar.'

Kendilerine ram olan secde edenlerle iş yaparlar.

Bu idarecilere vatandaş "AK Parti'nin idarecileri bunlar mı?" diyor...

Maalesef AK Parti bunların sayesinde eriyor.

Cumhurbaşkanımıza üzülüyorum.

Yedi düvelle savaşırken en yakınları tarafından hançerlendiği yetmiyormuş gibi bir de bu vurdumduymaz kibir mağrur bürokratlarla mı uğraşsın?

Maalesef il teşkilatları uyuyor.

Milletvekilleri uyuyor.

Bu bürokratları görmüyorlar "Saldım çayıra Mevlam kayıra. Nasıl olsa Reis halleder" modundalar...

Yapılacak şu behemahal tepeden aşağı bir budama yapılarak, bu tufeylilerin temizlenmesi.

Artık vekiller, il teşkilatları silkinip kendilerine gelerek üzerlerindeki kibirizm gömleğini çıkarsınlar ve elini taşın altına lütfen koysunlar...

Yoksa sizin de dediğiniz gibi AK Parti'nin 18 yıllık kazanımları kurda kuşa yem olacaktır.

Sayın Cumhurbaşkanımıza bu duygularımızı ulaştırın...

***

Evet okurumun mesajı böyle...

Her bir cümlesini çok önemli buluyorum...

Kibir deyince de İstanbul seçimleri için bir arkadaşımın yorumu aklıma geldi.

Demişti ki;

"CHP ve bileşenleri yakaladıkları yalan rüzgarı ile sadece AK Parti'yi değil AK Parti içinde esen kibir rüzgarını yendi"

Çok anlamlı değil mi?

İşte okurumuz bir Tayyip Erdoğan sevdalısı olarak sorunları ortaya koyarken, bir bakıma Erdoğan'ın elini güçlendirmek için açık ve net bir mesaj veriyor...

Sorunların çözümü için "GÖNÜL BÜROKRASİSİ" çağrısını ise son derece önemli ve gerçekçi bulmamak mümkün mü?

Dedim ya...

AK Parti tabanı Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın en gerçekçi, en doğru danışmanıdır..

Çünkü kişisel beklentileri yoktur...

Sevgileri menfaate dayanmaz...

Yeter ki ona ulaşabilsinler...

Ne diyor AK Partili bürokrat okurumuz;

"Gönül bürokrasisi olmadan olmaz. Sorunun ana kaynağı millete tepeden bakan, bürokrasideki şahsiyet fukaralarıdır."

İşte bu...

***

AK Parti'de bu davaya gönül veren bu davayı satmayacak hiçbir zaman küsmeyen sözde değil özde Erdoğan sevdalılarına gönül adamlarına sahip çıkılmalı.....

Kırılan ama trenden inmeyi asla düşünmeyen Tayyip Erdoğan için zehir içseler susacak insanların varlığı görülmeli...

Görecek olan da Sayın Erdoğan...

Başkaları görmez değil görmek istemez!..

AK Parti'de AKP'liler değil AK Partililer yol ve rol almalı artık...

Bakın sadece çok iyi tanıdığım için onun ismi üzerinden örnek vermek istiyorum..

Mazhar Yıldırımhan...

Erbakan hoca' dan Tayyip Erdoğan'a uzanan dava adamlığında çizgisinde bir gün dahi kırılma olmayan bir siyaset bir hizmet adamı..

Bir emir eri...

Davası için gözünü budaktan hiç esirgemedi..

Vakıflar Trabzon Bölge Müdürü iken Tayyip Erdoğan'ın talimatı üzerine Trabzon Ayasofya'nın bütün engellemelere rağmen camiye dönüştürülmesi için adeta tek başına mücadele vererek bunu başardı..

Sonra Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı görevine getirildi...

Nedense böylesine liyakat sahibi bir dava adamı yeni sistem ile auta gitti...

Şu an hiçbir görevde yok...

Neden!..

Arkasında en küçük şaibe olmayan kapısını herkese açık tutan bir hizmet ehli..

Ama hiç küsmedi...

Hiçbir görevde değilken sorumluluğu yokken bile gitti İstanbul seçimlerinde 40 gün gece gündüz demeden Binali Yıldırım için Bakan Soylu'nun yanında çalıştı...

Bugün yine kenarda...

Ama yine Erdoğan'a sadakattan bir saniye bile geri durmuyor..

Yıldırımhan'ı bizzat bildiğim ve örnek vermek için yazıyorum..

Yıldırımhan gibi gerçek dava adamı olan ama sessizce bekleyen kenarda bekleyen insanların sayısı fazla...

Bu davanın hiçbir yerinde olmayan her devrin adamı olan bazıları ise görevde...

Partide ,bürokraside bugün görevde olan çok Ali Babacan , Ahmet Davutoğlu ,Abdullah Gül gibi ihanet hesabı yapan isimler var...

Diyeceğim şu ki;

Cumhurbaşkanı Erdoğan partiyi rayına oturtacak ise bunun yolu tabanın sesini bizzat kendisinin dinlemesidir..

İşte duygularını dile getirdiğim bir bürokratın bürokratlara karşı duyguları bunun ispatıdır...

Asıl meselenin gözden kaçırıldığını çok güzel anlattı ..

GÖNÜL BÜROKRASİSİ...

***

Bakın Tekkelerde iki soru sorulurmuş.

1-Bugün gönül kırdın mı?

2-Namazını kıldın mı?

Birinciye cevap "EVET" ise ikinci soru sorulmazmış...

Var mı anlamayan...

AK Parti'de son dönemde sorulması gereken soru da çözüm de işte budur...

Türkiye'nin diğer liderlere baktığımız zaman Allah uzun ömürler versin Tayyip Erdoğan'a daha çok ama çok ihtiyacı var...

O halde güçlü bir AK Parti kaçınılmaz bir gerçektir...

O güç içinde hak tartısının ortaya konması ile köklü revizyon kaçınılmaz bir gerçektir...

***

Muhibbi.Hz. derki;

Gamına gazlanıp olma mahzun

Demine demlenip olma mağrur

Ne dem bakine gam baki, hü.

Hayırlı Cumalar...