İsrail için Ortadoğu gibi homojen bir coğrafyaya dışarıdan zorla girip sonra da orada kalabilmek için tek bir yol vardı. O da Haçlıların Ortadoğu'ya girmek için uyguladıkları terör ve vahşet taktiğiydi. Yahudiler ile Haçlılar arasındaki benzerlik de bu...
Tarihe bakarsak aynı senaryoyu görmek mümkün. 1191 III. Haçlı seferi sırasında Aslan yürekli Richard diye adlandırılan caninin, Akra Kalesi içindeki 3 bin Müslümanı, kadın, çocuk, genç yaşlı demeden katletmesiydi. Bunun en büyük sebebi de hem askere hem de sivil Müslüman halka dehşet ve korku salmak, aynı zamanda panik havası yaratmaktı. Bu da orada bulunan halkın evlerini terk etmesini ve göçe zorlamasını sağlayacaktı.
İsrail, bu politika ile bugün bunu başarmıştır.
İsrail'in en büyük korkusu, kendisine karşı oluşacak olan global bir gücün, onlarla boy ölçüşmeye kalkışmasıydı. Şimdiye dek ezici güç üstünlüğüne sahip ABD'ye sırtını dayamış ve tüm desteğini almayı başarmıştır. Lakin İsrail'in hesabından korktuğu bir şey vardı. Zamanında süper güç olan İngiltere gibi ABD'de de ya gücünü kaybederse ne olacaktı. Günümüzde en büyük engel Türkiye olarak gözükse de yapılan ikili ticari anlaşmalarla bu durum pasivize edilmiş durumdadır.
İsrail'i işgal ettiği topraklarda istemeyen, İran rejimi ve onun desteklediği Lübnanlı ve Filistinli silahlı örgütler, Hizbullah, Hamas ve Cihatçılar İsrail için ciddi bir tehdit unsurudur. İsrail, ABD'nin İran üzerinde yürüttüğü politikayı bu yüzden körüklemeye çalışmaktadır.
Onlara göre Hz. Süleyman tarafından inşa edilen Kudüs'teki Tapınak, tarihte iki kez yok edilmiştir. Bugün devleti yöneten Yahudi dinci gruplar bunu Üçüncü Tapınak olarak yorumlamaktadırlar. Bu sebeple eğer ki İsrail, Yahudi dinci grupların Üçüncü Tapınağı inşa etme sevdasına girişip Mescid-i Aksa'yı yıkmaya kalkarsa, asıl büyük korkusu Hıttin Savaşı'nın tekerrür etmesi korkusudur ve karşılarına bir Selahaddin Eyyubi'nin dikileceği korkusunu da asla aşamayacaklardır.