Vefatının ardından 36 yıl geçti. Her yıl olduğu gibi, bu yılda mezarının bulunduğu Rize Kalesinde Rize Belediyesi tarafından 9 Ağustos Cuma günü onun Rize'ye hizmetlerini ve Rize'nin gelişmesi için bugün hala dilden dile dolaşan hatıralarını emekçi eğitimci kızı Çayhan hanımefendiden dinleyeceğiz. Allah rahmet eylesin. Ruhu şad olsun. Dünya vara oldukça Rize onu unutmayacaktır.

1911 yılında Rize Derepazarı-Bürücek Köyünde dünyaya gelen Ekrem Orhon ilk ve Orta Okulu Rize'de okudu. Robert kolejini bitirerek mühendis oldu. Amerika'da İllinois Üniversitesini 1936 yılında bitirerek, İnşaat Yüksek Mühendisi olarak mezun oldu.


1963 yılında Rize Belediye Başkanı seçilerek, 1973 yılına kadar bu görevi yürüttü. 12 Eylül 1980 ihtilali ve harekatından sonra tekrar Belediye Başkanlığına getirildi. Belediye Başkanlığı görevini sürdürürken 9 Ağustos 1983 yılında hakkın rahmetine kavuşmuştur.

Efsane Belediye Başkanı rahmetli Ekrem Orhon'un "Bu gün, Rize senden, Rize için elinden. Geleni yapmanı ister" sözü bir Atasözü gibi Rizelilerin hafızalarına kazındı. b.a.k.


Şimdi sizlere, Efsane Başkan Ekrem Orhan'la ilgili, sn. Erkan İnce'nin 13 yıl önce kaleme aldığı birazda ironi içeren yazısını sizlere aktarıyorum.


Ekrem Orhon, Karayolları Bölge Müdürü iken, Rizelilerden gelen talepler üzerine belediye başkanı seçilir. Kısa bir süre sonra ağır bir hastalık geçirir ve yurt dışında tedavi olur. Bu esnada çok ağırdır ve neredeyse kendisinden ümit kesilmiştir.


Binlerce kilometre uzaktaki belediye başkanları için Rizeliler o gece tüm Rize camilerinde hatim indirirler ve dua ederler.


Ertesi gün Ekrem Orhon yurt dışındaki hastanede birdenbire iyileşir. Memleketine döndüğünde, Rizelilerin yaptıklarını öğrenir ve çok duygulanır.


Bundan sonra hayatını Rize'ye adayacağını çevresindekilere bildirir.


Gerçekten de öyle olur. 60 lı yıllarda Ekrem Orhon ve Rize ismi yan yana anılmaktadır.


Ekrem Orhon , şehir alanının yetersiz olduğunu ,.Rize'nin gelişmesindeki en büyük engelin bu olduğunu düşünmektedir. Keşke bu büyük adam o yıllarda bu düşüncesinin ne kadar yanlış olduğunu görebilseydi. Çünkü bugün artık apaçık meydandadır ki, dolgu alanına yapılan Rize, kimliksiz, şahsiyetsiz bir beton yığınından ibaret iken, şehrin orijinal dokusu İsviçre köylerini andıran bir standarttadır.


Ekrem Orhon bu düşüncesini hayata geçirmek için, Amerika'daki okul arkadaşlarındaki, çevresindeki nüfuzu kullanarak, o yıllarda Türkiye'nin hiçbir kurumunda bulunmayan büyüklükteki makinaları ve kamyonları Rize'ye getirir.


Denizi dolduracaktır ama belediye meclisinden bu kararı geçirmekte zorlanır.


Herkes onunla alay etmektedir.


Uy yy hiç deniz dolar mi daaaaa :))


Neyse i kerhen bir karar çıkar ama Ekrem Orhon, kimsenin kendisine inanmadığının farkındadır.


Bir gün Rize Belediyesi hoparlöründen bir anons yapılır.


Anons son derece sadedir: Ola uşaklar herkes islekeleye toplansun da.


Bu ilginç anonsu duyan merakla iskeleye koşar.


Bir de bakarlar ki, belediye başkanı iskelede bir yukarı bir aşağı hışımla dolaşmaktadır.


Ula başkan, nedur bu, neden çağurdun bizi...


Bekleyun ulan birazdan size supruz bir kararumu açıklayacağum...


Neyse, iskele epeyce kalabalıklaşır.


Başkan, bir işaretle bir mavnayı iskeleye çektirir. ( Mavna: motorsuz tekne )


Olay daha ilginç hale gelmiştir, kalabalık artar.


Ekrem Orhon, yeterli kalabalık toplanınca, bir işaret verir ve ileride bekleyen taş yüklü dev kamyonlardan biri hareket eder ve iskeleye gelir.


Ekrem Orhon, kamyona bizzat manevra yaptırarak, kamyondaki taşı mavna'ya boşalttırır.


Olay giderek daha ilginç hale gelmektedir.


Kalabalık arttıkça artar.


Ekrem Orhon bir işaret daha çakar, ikinci dev kamyon da gelip taşları mavnaya boşaltır.


Sağdan soldan sesler yükselir:


Ula başkan, ne edeyisun?


Siz karışmayun uşaklar...


Neyse kamyonlar bir iki derken mavna yavaş yavaş suya gömülmeye başlar.


Ula başkan, batacak ula ne edeyisun...


Karışmayun diyerum size...


Ula batacak ula...


Karışmayun ula...


Ula batayi... Derken son bir kamyonla mavna su alır ve batar.


Ekrem Orhon ahaliye seslenir:


Ey Rizeliler , deniz dolgusuna başladım !!!


Bu ironi başlangıç günlerce Rize'de konuşulur. Üzerinde mütalaalar yapılır. İnanan vardır, inanmayan vardır.


Büyük zorluklarla deniz doldurulmaktadır ama iğne ile kuyu kazar gibi.


Ankara'dan destek yoktur.


Ekrem Orhon kendi kıt kaynakları ile baş başadır.



Bir süre sonra, dolgu alanı için imar planı yaptırır.


Rize ileri gelenleri bunu alayla karşılarlar:


Ula başkan, saa helal olsun, denizi parselleyip satayisun...


Başkan uzun süren bu dolgu çalışmasının ortalarında Rizelilerin desteğini kaybetmeye başlar.


Rize merkezindeki yerleşikler gururludur. En yakın köylerdeki insanlara dahi köylü muamelesi yapmaktadırlar. Köylüler de şehirlinin bu tavrına içerlemektedir.


Ekrem Orhon bu çelişkiyi de paraya çevirmenin yolunu bulur.


Köylüleri ikna eder: denizdeki bu yerleri alın, size 10 kat imar, Rizelinin önüne apartmanları dikeceksiniz.


Siz olacaksınız şehirli, yalı apartmanı sahibi, onlar arkada kalacaklar.


Bu fikir tutar ve Ekrem Orhon denizden parsel satarak bu dolguyu tamamlar.


Bugün Rize nüfusunun büyük bölümü dolgu alandaki apartmanlarda yaşamaktadır.


Rize'yi gören yabancılar, bir yandan doğanın muhteşemliğine hayran kalmakta, bir yandan da bu güzel doğada bu beton yığınlarının hangi akıl ile yapıldığına şaşıp kalmaktadırlar.


Rize Türkiye'nin en uzun kordonunu elde etmiştir ( 15 km) Yüksek yüksek apartmanları da vardır ama Zümrüt Rize'nin zümrüttü çizilmiştir artık.


Bu hikaye Rize'de yaşadığım yıllarda dinlediğim hikayedir.


Bu hikayede aksayan taraflar olması mümkündür.


Bazı yanlışlıklar da olabilir. Çünkü sonuçta halktan dinlediğim şeyleri derledim.


Mezarı için Rize kalesi izni zamanın mülki amirinden alınamadı. (Erkan İnçe)


Rize mezarlığında mezar açıldı. Cemaat camiden çıktı, doğru Rize Kalesi'ne yönlendi ve Rizelilerin kararı ile Rize Kalesi'ne defnedildi.