Müslüman olmanın ilk şartı, iman etmektir. Doğru iman ise, Ehli-i sünnet itikadına uygun olarak inanmaya bağlıdır. Akıllı olan ve buluğ [ergenlik] çağına giren her erkeğin ve kadının birinci vazifesi, Ehl-i Sünnet alimlerinin kitaplarında yazdıkları iman bilgilerini öğrenmek ve bunlara uygun olarak inanmaktır. Kıyamette Cehennem azabından kurtulmak, onların yani Ehlisünnet alimlerinin bildirdiklerine inanmaya bağlıdır. Cehennemden kurtulacak olanlar, yalnız bunların yolunda gidenlerdir. Onların yolunda gidenlere Sünni veya Ehlisünnet denir.
Hadis-i şerifte buyuruldu ki:
"Ümmetim yetmiş üç fırkaya ayrılacaktır. Bunlardan yalnız bir fırka Cehennem azabından kurtulacak, diğerleri ise helak olacaklar, Cehenneme gideceklerdir."
Bu yetmiş üç fırkadan her biri, İslamiyet'e uyduğunu iddia etmekte ve Cehennemden kurtulacağı bildirilen fırkanın, kendi fırkası olduğunu söylemektedir. Halbuki bu çeşitli fırkalar arasında, kurtulacak olan birinin alametini, Peygamberimiz sallallahü aleyhi ve sellem şöyle bildirmektedir:
"Bu fırkada olanlar, benim ve Eshabımın gittiği yolda bulunanlardır."
İslam alimlerinden Cüneyt-i Bağdadi "K.S." buyurdu ki:
(İnsanı saadet-i ebediyete kavuşturacak tek bir yol vardır. O da, Resulullah'ın izinde bulunmaktır. Resulullahın yolunda bulunmak Ehlisünnet alimlerine tabi olmakla olur.)
Ubeydullah-ı Ahrar hazretleri de buyuruyor ki:
(Bütün kerametler, harikalar bize verilse fakat kalbimiz Ehlisünnet itikadıyla süslenmese, kendimizi mahvolmuş ve halimizi harap biliriz. Bütün haraplıklar, felaketler üzerimize yağsa ama kalbimiz Ehl-i sünnet itikadıyla şereflenmişse, hiç üzülmeyiz.)
Taşköprüzade şöyle yazmıştır:
(Ehl-i sünnet velcemaatin kelam [akaid] ilmindeki reisleri iki zattır. Bunlardan biri, Ebu Mensur Matüridi, diğeri ise Ebul Hasen el-Eşari'dir.)
Bu iki alim, iman ve itikad bilgilerini açıklamış, anlaşılmasını kolaylaştırmak için kısımlara bölmüş, herkesin anlayabileceği şekilde anlatmış ve yaymışlardır. Daha sonraki asırlarda gelen Ehlisünnet alimleri, bu iki imamın koyduğu usullere uyarak, Ehlisünnet itikadını nakletmişlerdir. Allahü teala bizleri bu itikattan ayırmasın. Amin!