Atatürk Üniversitesi Araştırma Hastanesi’nde, hastane yönetiminin de katıldığı basın açıklamasında saldırıların 49'uncu gününde 14 bin 128 Filistinlinin hayatını kaybettiği, 205 sağlık çalışanının da bu saldırılarda can verdiği belirtildi.

Yakalarına siyah kurdele bağlayarak meslektaşlarını anan doktorlar, İsrail saldırılarında 26 hastane, 55 sağlık merkezi ve 55 ambulans kullanılamaz hale geldiğini ifade etti.

Basın açıklamasını okuyan Radyoloji Bölümü Araştırma Görevlisi Melek Sevda Ateş, “Aynı gökyüzünün altında nefes alan, dünyanın dört bir yanındaki vicdan sahibi insanlar; ortak bir amaç uğruna zulme karşı seslerini yükseltiyor ve Gazze’deki katliama karşı tepkilerini ortaya koyuyorlar. Bugün burada, insan olmak ve insan olarak kalabilmek için, kısacası insanlık adına bir araya geldik ve birbirimizle el ele verdik. Ruh dünyamızı felç eden, hepimizin gözleri önünde yaşanan bu barbarlığın muhatabı olan masum Gazze Halkı’nın bizi vicdana çağıran çığlıklarını duyurmak için buradayız. Ne yazık ki Siyonist İsrail hükümetinin Gazze’deki katliamları yeni değil, tam 75 yıldır devam etmektedir.

İşgalci İsrail Hükümeti 7 Ekim’den beri, 'kendini savunma' propagandası aldı altında Gazze’de her türlü savaş suçunu işlemekte ve bir soykırım gerçekleştirmektedir. Bugün bu soykırımın 49. günündeyiz; son verilere göre tam 14 bin 128 savunmasız sivil öldürülmüştür, ölenlerin 5 binini çocuklar oluşturmaktadır. 20 Kasım Dünya Çocuk Hakları Günü’nde Gazze’deki binlerce masum çocuğun, en temel hakkı olan yaşama hakkı ellerinden alınmıştır; 20 Kasım artık dünya utanç günüdür. UNICEF’in verilerine göre 800 binden fazla çocuk ve 1 milyon 700 bin Gazzeli vatanlarından tehcir edilmiştir. Saldırılar neticesinde, cenazeleri sokakta veya enkaz altında kalan 4 bin 500’ü kadın ve çocuk olmak üzere 6 bin 800 kişi kayıptır” dedi.

7 Ekim’den bu yana tam 205 sağlık çalışanı, 22 sivil savunma görevlisi öldürüldüğünü 266 okul, 83 cami ve 1 kilisenin bombalanarak tamamen yıkıldığını ifade eden Araştırma Görevlisi Melek Sevda Ateş, açıklamasını şöyle sürdürdü:

“İsrail Hükümeti'nin kasıtlı olarak bombaladığı Gazze şeridindeki 26 hastane, 55 sağlık merkezi ve 55 ambulans kullanılamaz hale gelmiş olup, halihazırda imkansızlıklar içinde hasta bakımı yapılmaya çalışılan hastaneler işgal edilmiş, hasta bakımı engellenmiştir. Bu saydıklarımızın hepsi; Lahey Sözleşmesi'nde-Cenevre Sözleşmesi'nin birinci protokolünde ve Uluslararası Ceza Mahkemesi’nde savaş suçu olarak yer almaktadır. Bu sözleşmelerin ilgili maddelerine bakıldığında; İsrail Hükümeti’nin Filistin’e uyguladığı tam bir soykırımdır.

İsrail bu savaş suçlarını işlerken, dünya bir karış topraktan yükselen yüz binlerce insanın çığlıklarını duymazdan gelmekte, masum sivilleri cellatlarının insafına terk etmektedir. 1940 -1945 yıllarında II. Dünya Savaşı sırasında Polonya’da kurulan AUSCHWİTZ toplama kampından kurtulan Yahudi yazar Primo Levi o dönem yaşadıkları soykırım için 'Bu oldu, demek ki yine olabilir' demiştir. Evet ne acı ki 2023 yılında Gazze Şeridi 365 kilometrelik yüz ölçümüyle 2 milyon 200 bin insan için toplu bir mezara dönüşmektedir.

DSİ Sağlıklı İş Yeri Sertifikası Almaya Hak Kazandı DSİ Sağlıklı İş Yeri Sertifikası Almaya Hak Kazandı

Eğer karanlık bir çağa girmek istemiyorsak Gazze’nin bizi direnişe çağıran sesine kulak vermeli ve sesimizi yükseltmeliyiz. Şu an arkamda duran hastanemizin, içindeki savunmasız, masum insanlarla beraber bombalanıp yerle bir edildiğini, yoğun bakım hastalarımızın-prematüre bebeklerin oksijensiz bırakıldıkları için birer birer öldüğünü, hayal edin. Anne babanızın ya da evladınızın sokaktaki naaşını almanıza bile izin verilmediğini düşünün. Tüm bunları aklınızdan geçirirken bile ürperdiniz değil mi? İhtimalinin bile bizi ürperttiği bu gerçekleri, Gazze halkı tam 49 gündür yaşıyor.

Umudun, şifanın, saflığın ve barışın sembolü beyaz önlüklerimizle yaşanan bu katliam karşısında yılmadan, candan vazgeçme pahasına çalışan Gazze’deki meslektaşlarımızla dayanışma içinde olduğumuzu bütün dünyaya haykırmak için buradayız. Bizler dünyanın bütün vicdan sahibi sağlık personellerini, bildiğimiz en iyi şeyi yapmak yani ‘insanı yaşatmak ‘için sesimizi yükseltmeye çağırıyoruz. Tekrar ediyorum; bizler dünyanın bütün vicdan sahibi sağlık personellerini, bildiğimiz en iyi şeyi yapmak, yani ‘insanı yaşatmak’ için sesimizi yükseltmeye çağırıyoruz.”
Basın açıklamasının ardından doktorlar görev yerlerine geri döndü.

Kaynak: İHA