“Kadınlar insandır, biz insanoğlu.” derdi Neşet Ertaş.
“Kadın”ı anlatan en güzel cümle buydu sanırım. İnsanlık her şeyini kadına borçluydu çünkü. Kadın simgeydi her çağda.
Vatanın simgesi, hürriyetin simgesi, bilimin simgesi. Her başarının ardında duran bir dağdı kadın. Kim zaman Nene Hatun, Şerife Bacı, Halime Çavuş olup vatan toprağını savunan; kimi zaman Sabiha Gökçen olup istikbali göklerde arayandı kadın. Bazen Halet Çambel olup tarihe ışık tutan, bazen Remziye Hisar olup bilime yön veren…
Bazen ana, bazen bacı, bazen can, bazen canan…
Hani kadınlar bunca övgüye layıkken onları 365 günün 8 Mart’ına sığdırmak olası değil de; adet yerini bulsun, varın bugün daha bir içten analım kadınları.
Bari bugün hatırlayalım hayatımızdaki yerlerini. Bugün konuşalım onları, bugün tanıyalım kadınları. Yalnız bugün değil ama en çok bugün bilelim kıymetlerini.
Dedim ya, adet yerini bulsun diye.
Yarın yine manşetlerden veririz kadın cinayetlerini (!) Birkaç hamasi cümle ile süsler, güllük gülistanlık hayatımıza devam ederiz sonra. Ama göremediğimiz bir gerçek var aslında.
Kadın ölmez ki. Ölen toplumdur. Nasıl kadın aileyi bir arada tutuyorsa toplumu da o ayakta tutar. Kadının değerini bilmeyen toplumlar sanattan mahrum, duygudan yoksun, insanlıktan uzak kalmaya mahkumdur.
Bu vatanın her taşında emeği olan, bu milletin geçmişinde olduğu kadar geleceğinde de izi olacak kadınlarımızın günü kutlu olsun. Her gün 8 Mart olsun, insanlık huzur bulsun.