Bizler, insan olarak çok tez canlıyızdır, inançlarımız gereği herkese iyi niyetle yaklaşırız, hani derler ya, bakmakla görmek arasında fark vardır diye, işte biz daha bu farkı ayrıştıramamışız, oysa dışarıdan bakıldığı gibi değildir resim, içinde neler yaşandığını anlamadan etiketi basarız.
TV'lerde ünlü diye adlandırılanlar, her gün değişik tiplerle el ele gezerken, orada burada görüntü resim verdiklerinde, şakşaklarız...
Yedi kocalı Hürmüz'ü geçen şovmenleri allandıra ballandıra anlattıkları hayat hikayelerine, anan, baban, akraban ölse, o kadar gözyaşı döküp üzülmezken, masumca seven yürekleri yuhalar, töre cinayeti işleriz.
Saygıdeğer Osman Bölükbaşı'nın dediği gibi, "biz adamı kafir diye asar, sonra da şehit gibi namazını kılarız".
Yani anlayacağınız üzere, biz bu ön yargılarımız yüzünden daha çok sürünürüz.
Saygım ile...