Türkiye’nin ilk ve tek coğrafi işaret dergisi YÜciDERGİ son sayısında Rize’ye de yer ayırdı. 2. GastroRize etkinliğinin detaylarının aktarıldığı dergide Rize’nin muhteşem doğası ise Rize Eski Valisi Kemal Çeber’in  GastroRize’deki konuşmasına yer verilerek anlatıldı.


Yöresel Ürünler ve Coğrafi İşaretler Türkiye Araştırma Ağı (YÜCİTA) tarafından çıkarılan YÜciDERGİ son sayısında Rize’yi anlattı. Başkanlığını Prof. Dr. Yavuz Tekelioğlu’nun sürdürdüğü YÜCİTA’nın çeşitli dönemlerde çıkardığı Türkiye’nin ilk ve tek coğrafi işaret dergisi YÜciDERGİ ’de Rize kültürü coğrafi işaretli ürünleriyle anlatıldı. 600 sayfalık ansiklopedi niteliğindeki dergide Rize Belediyesinin geçen yıl düzenlediği 2.GastroRize etkinliğinin detayları aktarıldı. Kentin coğrafi işaretli ürünleri ile birlikte yöresel ürünlerinin anlatıldığı dergide Rize’ye 25 sayfa ayrıldı. Dergide kentin muhteşem doğası ise Rize Eski Valisi Kemal Çeber’in GastroRize   konuşmasındaki betimlemeleri ile okuyucuya aktarıldı.

MUHTEŞEM DOĞAYI VALİ KEMAL ÇEBER ANLATTI

YÜciDERGİ ‘de Rize, Vali Kemal Çeber ’in şu cümleleri ile anlatıldı. “ 105 kilometrelik bir sahilde yolculuk yaparsınız, sırtınızı dağlara dönerseniz karşınızda muhteşem bir mavi görürsünüz. Mavinin her tonunu görürsünüz; harika bir deniz. Bütün denizlerde görüyorsunuz ama mavinin her tonunu bu kadar bir arada gördüğünüz, sanıyorum tek yer Rize’dir diye düşünüyorum. Yine sırtınızı o denize dönersiniz yeşile doğru bakarsınız. Eğer mevsim sonbaharsa turuncu olur yeşiller ve şairin dediği gibi "sonbahar sanattır, diğerleri mevsim”i yaşarsınız ve görürsünüz. Sırtınızı denize döndüğünüz zaman yeşilin her tonunu, mevsiminde ise turuncunun her tonunu görürsünüz ve üzülerek söylüyorum, bizlerin insanoğlunun bozmadığı yerler anlamında harika bir doğa görürsünüz.

Biz onun için Rize'ye "yesilin ve mavinin kenti” deriz. Böyle bir 105 kilometre sahil üzerine kurulmuş, inşa edilmiş harika bir coğrafyadır, 3920 kilometre karedir Rize'miz. Ve bunun bir kilometre karesi bile ihmal edilemeyecek kadar güzeldir. Yüce Rabbimin adeta "3900 kilometrekare içine maksimum güzellik nasıl sığdırılabilir” diye yarattığı bir yer olarak tanımlarım ben Rize'yi. Ne var başka? 4 Ana vadi vardır Rize’de. Bu hat üzerinde 4 büyük vadi ve o vadinin içinde yer alan yüzlerce vadi vardır. Bizim tescilli yayla sayımız yaklaşık 200’dür. En çok bilinen Ayder’dir ama bu 200'e yakın yaylamızın tescil edilmeyenleri hariç her biri birbirinden güzeldir.

Bazı rakamlarla devam edeyim: 120 civarında tarihi tas kemer köprü vardır Rize’de, hep üzerinde fotoğraflar çekildiğiniz, Türkiye’deki toplam sayının %15'idir bu. Büyük bir rakamdır; 5 tane kalemiz vardır. Bunlar kale silsilesidirler. Ciha Kalemiz, Zilkale'miz ve Kale-i Bala'mız. Mesela Zilkale; sadece kale olma vasfından dolayı Türkiye'nin en çok ziyaret edilen kalesidir. Mesela Bodrum Kalesi'ne giden turist çoktur ama onlar Bodrum'a gitmişler orada yürürken kaleyi de görürler. Ama Zilkale, sadece kale vasfı ile görmek için gelenler anlamında Türkiye'nin en çok ziyaret edilenidir. 

Rize niye bu kadar güzel? Yılın 286 günü yağmur yağan bir vilayettesiniz ortalama olarak 286 gün. Şimdi buradakiler diyecek ki "yaklaşık 10 gündür yağmıyor" ama Rize'nin bir yerlerinde emin olun yağıyor. Çünkü burada mikro klima özelliği var. Bu kadar yeşili, bu kadar endemik türü bize bahşeden biraz da o yağmurdur. Onun için biz Rize'ye aynı zamanda "çayın başkenti" affedersiniz! "yağmurun başkenti" deriz. Hatta bir esprimiz vardır, birçoğunuz daha önce mutlaka duydunuz. Rize'de haftada iki gün yağmur yağar. Birisi üç gün sürer, birisi dört gün deriz. Burası yağmurun başkentidir.

Ayrıca bu güzel kent, çayın başkentidir. Türkiye’de üretilen çayın %73'ü Rize topraklarından çıkar. Ben sizin gibi kıymetli konuklarımı bulduğum zaman hep şunu söylerim: Siz aslında Rize'ye gelmemiş olsanız bile her gün biraz Rize'den tadıyorsunuz, eğer çay içiyorsanız; her gün Rize'den birkaç yudum alıyorsunuz. Biz herkese Rize'yi tattırıyoruz aslında! 

Bizim sermayemiz çok güçlü. Bizim coğrafyamız bir fotoğrafıyla kendini öyle tanıtıyor ki, Huser'de bulut denizinin üzerinde yayınlanan bir fotoğraf, Pokut'ta o dikey yaylada gördüğümüz bir fotoğraf, bir Ayder fotoğrafı, bir Kıbledağ fotoğrafı, Ovit'te bir kayak fotoğrafı, Kaçkarlar'da bir heliski fotoğrafı binlerce insanı buraya getiriyor; çok güzel bir coğrafyayız. “

‘ÜRÜNLERİMİZDEN DEĞER ÜRETEN KÜRESEL MARKALAR ÇIKARMAK’

Dergide, Rize Belediye Başkanı Rahmi Metin’in GastroRize’ki Rize’nin lezzetlerine ilişkin konuşmasına da yer verildi. Başkan Metin “Net olarak bildiğimiz bir şey var. Rize’miz doğa ve kültür turizmi için bütün olanaklarını seferber eden eşsiz bir şehir. Biz bu yönünün ötesinde gastronomi alanında da iddiasına güveniyoruz. Bir şehri tecrübe etmek isteyen her insan için o şehrin tadını, lezzetini tecrübe etmek, doğasının, kültürünün bir parçası olmak kadar kıymetli. Malumunuz dünyanın en çok çay içen ülkesi Türkiye. Ülkemizde de çay sektörünün öncü ili Rize’dir. Coğrafi işaretli Rize Çayı en kıymetli markamız.

Ulusal ve uluslararası firmaların da çay üretim noktası. Konvansiyonel üretimin yanında sertifikalı organik çay üretimi de son yıllarda artış gösterdi. Sanayiciye üretime alternatifi olarak değerlendirebileceği farklı bir seçenek sunuyoruz. Ancak üretimimiz Rize Çayı ile sınırlı değil. 14 coğrafi işaretli ürüne sahibiz. Bunlardan 12 tanesi lezzet ürünümüz Anzer Balı, Ayder Balı, Baston Ekmek, Çayeli Kuru Fasulyesi, Derepazarı Pidesi, Rize Çayı, Rize Enişte Lokumu, Rize Kavurması, Rize Mandalinası, Rize Mumlaması, Rize Pepeçurası ve Rize Simidi... Anzer Balımız, dünyada eşi benzer olmayan zengin bir floraya sahip.

Rize'de Tahliye Edilen Apartman için Yıkım Kararı Çıktı Rize'de Tahliye Edilen Apartman için Yıkım Kararı Çıktı

Dünyaca bilinen ve faydaları saymakla bitmeyen en kıymetli ürünlerimizin başında. Katma değeri yüksek ürünlerin üretilmesine müsait bir coğrafyayız. Çay kivi, mandalina, üzüm, fındık, tıbbı ve aromatik bitkiler üretiyor, üretimimizi arttırmayı hedefliyoruz. Amacımız; bu ürünlerimizden değer üreten küresel markalar çıkarmak. Turizmin tanıştırıcı kaynaştırıcı, geliştirici etkisiyle markalar sınırlarını aşar. Her ürünümüzün hakkı, sınırlarını aşan, sınırlarını taşan küresel markalar olmak” dedi.

Kaynak: Arzu ERBAŞ