Ülkemizi soyup soğana çeviren bitki soyguncuları, özellikle Anadolu'da vatandaşlarımızın yardım duygularını da istismar ederek en değerli bitkilerimizi adeta talan etmektedirler. Hollanda, İngiltere, Belçika, İsviçre başta olmak üzere, sadece bir bölgede yetişen ve başka bir bölgede bulunmayan bu bitki türlerini, bitki avcıları Karadeniz yaylaları, Kuzey Toroslar, Erzurum ve Erzincan Dağları ile Tunceli Yaylalarından topladıkları değerli bitkileri ülkelerine kaçırmaktadırlar. Dünyada sadece Erzurum Karayazıda yetişen "Ağlayan Gelin" Lalelerin, en son yüzlerce adet soğanını sökerek yurt dışına kaçırmaya çalışan iki Hollanda'lının ikinci lale soygununu gümrük muhafaza ekiplerinin fark etmesiyle son anda başarılı bir operasyonla önlenmiştir. Bu tarz olayların defalarca tekrarlanması, Ülkemizde ki bitki kaçakçılığını gözler önüne sermiş, fakat bu olaylar pek fazla medyada yer bulamadığından unutulup gitmiş ya da ört pas edilmiştir.
Peki bu olayları nasıl gerçekleştiriyorlar. Bilindiği gibi son dönemlerde Ülkemizin çeşitli bölgelerinde hem suyumuzun talan edildiği HES projeleri, AB destekli tarım projeleri, Dağlarımızda ve Yaylalarımızda başlayan doğa turlarıdır. Bu turları düzenleyen ve maddi desteğini sağlayan AB ve Batı ilaç şirketleri yer almaktadır. Tura katılanların oluşturanlar ise, doğa tutkunu diye adlandırılan fakat yetiştirilmiş üniversite gençlerinden oluşturulmaktadır. Başlarında ise hangi bitkilerin toplanacağını belirleyen muhakkak bir akademisyen bulunmaktadır. Masum doğa turları dağlarda ve yaylalarda büyük bir bitki soykırımına dönüşmektedir. İyi niyetli olan halkımız bundan bi haber olduğundan, insancıl yaklaşımda bulunduğu gibi, bir de hediye etme lüksünde bulunuyor. Tur sonunda toplanan bu bitki soğanları, tohumları veya kökleri ilerleyen yıllarda özel seralarda üretilen sanayi bitkisi haline dönüşüyor. Bir dönem Kapıkule'de yakalanan Hollandalı Franciscus ve Linchoten adlı bitki kaçakçılarının kullanmış oldukları aracın özel olarak tasarlanmış, içinde GPS sistemleri bulunan, bitkiler için tasarlanmış özel bölmelerin olması bu işin ne kadar önemli olduğunun da göstergesi olsa gerek.
Türkiye'nin dağları ve yaylaları, başka bölgelerde yetişmeyen bitkiler açısından Dünya'nın en büyük ve en zengin ülkesi olarak ilk sırada yer almaktadır. Başta ilaç, kimya, kozmetik ve bioteknik endüstrisinin temel ana ham maddesi ihtiyacının büyük bir bölümü ülkemizde bulunan nadir bitki türlerinden karşılanmaktadır. Erzurum da yetişen " Ağlayan Gelin" ters Laleler için TÜBİTAK ile bazı üniversiteler bünyesinde Kanser ve Alzheimer hastalığının tedavisinde kullanılmak üzere deneyler yapılmaktadır.
Ters Lale, Çiğdem, Ayı Gülü, Toros Lalesi, Toros Nergizi, Acı Yavşan, Ökse Otu, Isırgan Otu, Çakşır Otu, Eğrelti Otu, Yaban Zakkumu, Nilüfer Çiçeği, Beyaz Orkide en gözde bitkiler arasında bulunan sadece bir kaçıdır.
Türkiye dağlarında ve yaylalarında yetişen fakat hiçbir dünya ülkesinde bulunmayan en az 3.500 bitki çeşidi bulunmaktadır. Avrupa ülkelerinin tamamında 7.100 çeşit bitki bulunurken, ülkemizde ise bu sayı 12.000'i aşmaktadır. Bu bitkilerin, ülkeler arasında giriş çıkışları devlet tarafından onaylanmış olarak izin neticesinde yapılmaktadır. Bu tarz bir ticaretten ziyade, ülke halkının uyanmaması için seçtikleri yol, Turizm Turları, Doğa Gezileri, AB destekli yatırımlar ile kaçakçılığı tercih etmişlerdir. Nihayetinde bu olaylar neticesinde az da olsa uyanan bazı siyasetçilerimiz bu olaya el atıp Erzurum da yetişen " Ağlayan Gelin" ters Lalenin İstanbul'da yetiştirilmesi için çalışmalar başlattı, hadi hayırlı olsun...