Çanakkale’nin Ezine ilçesine bağlı Dalyan köyündeki 2 bin 400 yıllık Alexandria Troas Antik Kenti’nin birçok bölgeye yapılan ihracatla zenginleştiği belirtildi. Ankara Üniversitesi Arkeoloji Bölümü Öğretim Üyesi Kazı Başkanı Prof. Dr. Erhan Öztepe, "Buradan ihraç edilen granit sütunlar antik kentin zenginleşmesini sağlamış" dedi.

Ezine’nin Dalyan köyündeki Alexandria Troas Antik Kenti’nin iç limanı, zamanla denizle bağlantısı kesilince göle dönüştü. Dış limandan birçok bölgeye ihraç edilerek antik kentin zenginleşmesini sağlayan granit sütunların deniz içerisindeki kalıntıları ise günümüze kadar ulaştı. İç liman, kalp şeklindeki pembe gölü, dış liman ise, boyları 12 metreye, ağırlıkları 50 tona kadar ulaşan granit sütunlarıyla ilgi çekiyor. Devasa sütunlar, 2 bin 400 yıllık Alexandria Troas Antik Kenti, 2 bin yıl önce dış limandan birçok bölgeye ihraç edilerek antik kentin zenginleşmesini sağlamış.

Alexandria Troas’ın bir liman şehri olduğunu ve aslında kentin ekonomisini sağlayan bölgenin burası olduğunu belirten Ankara Üniversitesi Arkeoloji Bölümü Öğretim Üyesi Kazı Başkanı Prof. Dr. Erhan Öztepe, kuruluşundan itibaren bir liman şehri olduğunu söyledi. Roma Dönemi’nde 1’inci yüzyılda limanın genişletilerek, daha donanımlı bir hale geldiğini ifade eden Kazı Başkanı Prof. Dr. Erhan Öztepe, şunları söyledi:

“Yaklaşık 40 bin metrekare iç, 25-30 bin metrekare dış olmak üzere 70 bin metrekarelik bir alana hakim olduğunu görüyoruz. Bu orta ölçekli bir liman ama konumu itibarıyla kuzeyden güneye olan ticaretin aslında bir anlamda kontrolünü de sağlayan bir liman. Antik kent kurulmadan önce hemen arkamızdaki Bozcaada’nın limanları kullanılırken, antik kentin kuruluşu ve limanın oluşturulmasından sonra burası büyümüş. Bütün bu bölgedeki ticareti toplayan bir merkez haline gelmiş” dedi.

Bölgenin öneminden de bahseden Kazı Başkanı Prof. Dr. Erhan Öztepe, sözlerine şöyle devam etti:

“Aslında birkaç ekonomik girdinin sağlandığı yerlerden bir tanesi. İmparator Augustus’un kenti bir Roma kolonisine getirdiği bir dönemde buradan geçişi sağlayan gemilerden alınan vergiler var. Geçiş vergisi, kılavuzluk hizmeti var. Bunlar kente bir gelir imkanı tanıyor. Bir diğeri de hem kıyıda, denizin içerisinde görebildiğimiz hem içeride iç liman çevresinde görebildiğimiz, hem de 8 kilometre kadar ötede ki antik taş ocaklarında görebildiğimiz kadarıyla 12 metre uzunluk, 2 metre çap, 50 tonun üzerinden ağırlıkla devasa granit sütunlarının da ihracat edildiği bir liman. Bu antik kaynaklarda geçiyor. Bugün de Akdeniz havzasında, hem Akdeniz’in kuzeyinde İspanya’nın batısına, Akdeniz’in güneyinde Fas’a kadar olan pek çok Roma kentinde 2’nci yüzyılda popüler olan bu granit sütunların ihraç edildiği bir bölge. Bu ihracat kenti bu kadar devasa bir boyutlara ulaştırmış. 100 binin üzerinden nüfusunun barınmasına imkan tanımış. Kent gerçekten o dönemde çok büyük bir ekonomik güce sahip olmuş ki, biz kazılarda bunu görüyoruz. Akdeniz coğrafyasının farklı noktalarından getirilmiş olan çok farklı türde mermerlerin bulunmuş olması bunlar evlerde, konutlarda, kamusal yapılarda kullanılmış. Alexandria Troas’un sikkesinin, parasının Balkanlar’dan Ege’ye İyonya’ya kadar olan coğrafyada, kentlerde ele geçiyor olması çok geniş bir alanda ticaret gücüne sahip olduğunu gösteriyor. O yüzden bu limandan ihraç edilen sütunlar çok önemli, bizim Troas graniti diyebileceğimiz bugün Çığrı dağının etrafındaki yataklardan çıkarılan, iki tane büyük, 4 tane küçük olmak üzere 6 tane antik taş ocağı var tespit edilebilmiş olan. Bunlardan iki tanesi eski ismi Koçali bugünkü ismiyle Yahya Çavuş, diğeri Akçakeçili köyleri yakınlarında. O ocaklardan kalan sütunlar ise hikayelerini şöyle anlatmak lazım. Bu ihracat 1’inci yüzyıldan başlayıp, 4’üncü yüzyıla kadar devam etmiş. 4’üncü yüzyılda birdenbire ihracatın kesintiye uğradığını görüyoruz. Onun sebebi de artık 4’üncü yüzyılda Roma İmparatorluğu topraklarında Hristiyanlığın yükselmeye başladığı bir dönem yani artık büyük boyutta tapınak yapmaya ihtiyaçları hiç yok. Bunların ihraç edileceği yerler yok. Dolayısıyla son imalatlarda ocaklarda kalmış. Daha önce gitmiş olan, tapınaklarda kullanılan büyük granit sütunlar ise yer değiştirmiş. Tapınaklardan sökülüp, bazilikalara, kiliselere taşınmış. Kentin dış liman bölgesinde deniz içerisinde ve dışında 100’e yakın mimari eleman var. Antik limanın dış liman bölgesinin mendireğin dışına Bizans çağında mendireği desteklemek adına 100 kadar mimari elemanın yerleştirilmiş, atılmış olduğunu görüyoruz. Artık bu mimari elemanlar ait oldukları yapılarda bir önemleri kalmayınca, gelip burada bir dolgu malzemesi gibi kullanılmış durumda.”

Kaynak: iha