Evet, geldi ve geçti mübarek Ramazan ayı. Öncelikle bütün milletimizin mübarek ramazan bayramını kutluyorum.
Geçirdiğim kalp krizi sonrasında klavyenin başına oturmak ve siz değerli okuyucularıma görüşlerimi yazabilmek çok güzel bir duygu. O halin mutluluğunu yaşıyorum.
Dostlarımın, doktorlarımın tavsiyeleri çok çok önemli ve doğru idi. Stres içeren hiçbir hareketin içinde olmamalıymışım!
Haklılar. Eğer yaşamak istiyorsan bünyeni yoran hiçbir şeyle meşgul olmamalısın. Tamam. Anlaşıldı. Fakat sorunlarımıza, yapılması gerekenlere nasıl bigane kalayım.
Bunu başarabilecek miyim? Açıkçası bu konuda kendime güvenmiyorum.
Evet, hayat yavaş yavaş çekiliyor üstümden! Çok ama çok hüzünlüyüm!
Bin bir türlü yaralarımıza bin çeşit yazı ile çareler üretmeye çalışmışım. O kadar ki, mahkeme kapılarına aşına olduğum da bir vakıadır.
Beni çok üzen her şeye, herkese hakkımı helal ediyorum.
Eğer birlilerini üzmüşsem onlardan da özür diliyorum!
Heyecanı bir yaşam biçimi olarak seçen ben mutlaka çokça hata yapmışımdır.
O nedenle özür diliyorum!
Terzi söküğü dikebilseydi terzi olamazdı. Ve bazı yaralar iyileşmeyecek, biliyorum. Kimi şikayet edecek, kimi de o yaranın öğrettikleri ile ötekini iyileştirecek.
Beni rehabilite edecek güzellikler peşinde olacağım bundan sonra!
Olabildiğince sorunlardan uzak durmaya çalışacağım.
Can bedende oldukça toplumsal meselelerimize, dertlerimize karışmamak ne kadar mümkün?
Hayat bazen bazı şeyleri dikte eder insan!
Üstü üste yaşadığım krizi atakları yordu bünyemi!
Yazmadan nasıl hayat geçer, düşünmek bile istemiyorum.
Bu bayram gününde her şeyin gönlünüzce olmasını dilerim
Bakı selam ve sevgilerimle...