"'Okusun' diye değil, 'dokunsun' diye yazılır bazı şeyler!"
Sokak edebiyatı ama ne kadar güzel bir vurgu yazanlar için, okuyanlar için.
"Okunsun" diye yazarsanız sorun yok. "Dokunsun" diye yazarsanız ucunda çok şey var.
Mahkemeler, eleştiriler, tehditler, ötekileştirmeler, aşağılamalar, aklınıza ne gelirse üzerinize abanır.
Bunca tehlikeye rağmen neden "dokunsun" diye yazılır?
Yazar neden bunu göze alır?
Çıkarını düşünen okunsun diye yazar!
Zahmet çekmeden, başkasının suya sabuna dokunmayan yazılarını kopyala yapıştır yapar, herkese gülücükler dağıtırsınız, olur biter!..
......
Bir anekdotla devam edeyim...
Yıl 2000... Vekaleten baktığım görevde Muhasebe Kısım Müdürü izin aldı, yerine o kısımda çalışan Muhasebe memurunu görevlendirdim.
Verilmesi gereken beyanname makama gelmeyince, şahsı çağırdım "gün bitmek üzere, son gün, neden beyanname gelmedi" dedim. Alık alık yüzüme baktı. Tekrar ettim, adamda tık yok!
Uzatmadan yazayım ilginç olan yeri!
Sonuç kalemi kağıdı aldım "Şuraya bir milyon rakamla yazar mısın" dedim.
Yazmadı. Uzun ısrarlar sonunda "1 milyon" yazdı zor okunan harflerle!...
1974 de kuruma yaşına başına bakmadan alınan takımdan. Tansu Çillerin sokak atamalarından.
Ama zannedersem diploması da sahte idi. Muhtemelen okur yazar bile değildi. Ama iktisat mezunuydu, Muhasebe memuru olarak kurumda görev yapıyordu. Ölmüş. Allah rahmet eylesin...
Yazalım şimdi dokunsun...
Bir yazı okudum, aynı şekilde "bir milyon" yazacağı yerde "1 milyon" yazan şebeği gördüm.
Kesinlikle sahte diplomalarla karıştırmış ortalığı!
Bir senede Prof olanlardan ya!
Kusur değil.
Rakamların yazı ile rakamlarla yazılacağı yeri bilmiyor kelaynak!..
.....
Rizespor ve dokunmalar...
Bu hafta süper ligde Rize'de bir maç var. Trabzonspor 3.lük mücadelesine çıkacak. Eğer Rize'yi yener Beşiktaş puan kaybederse üçüncü olarak ligi tamamlayacak.
Rizespor 41 olan puanını yenerse 44 yapacak, şartlar uyarsa 7., yenilirse şartlara göre 14. Olarak ligi bitirecek.
İkinci yarının tartışmasız en iyi takımı Rizespor'dur. Elinden alınan puanlar olmasa çok farklı konumda Rizespor'u bütün Türkiye konuşacak, alkışlayacaktı.
Trabzonspor ise taraftarının fazlalığı, spor camiasındaki bürokrasi gücü ile ligin zirvesine doğru tırmandırıldı. Ünal Hocanın başarısını gölgelemek için değil, fark ettiğim ve herkesin gördüğü gerçekler bakımından yazdım bu sözü. "Dokunsun" birilerine diye yazdım. Üç maçı bilerek rakiplerimize verip Rizespor'u küme düşüren o zaman ki yönetim, menajerler her neyse, iki vilayet arasına boş yere gerilime neden oldu. Ama insanlarımız her iki tarafta akıllıdır, kardeştir, akrabadır. Bir şey olmaz Allahın izni ile. Olursa çok büyük ayıp, rezalet olur. Çünkü futbol tiyatrosunun seyirciye, güzelliklere ihtiyacı var. İki vilayetin dostluğa muhabbete sevgiye ihtiyacı var..
Okan HOCA, hayale kapılacak bir durumda değil. Rakibinin ille de puana ihtiyacı varsa ille de ondan puan alacak planlar yapmalı, asla maceraya girmemeli 14.lük gibi bir elbiseyi giymemelidir.
Ben Okan Hocanın muhteşem bilgisine, taktiğine güveniyorum. Rizespor en iyi cevabı centilmence yenerek veya ille puan alarak sahada verecektir.
İki cümle de "Dert Ayı" mayıs ayından yazayım...
Belki "dokunur"!...
Malum çay sezonu. Birinci sürgün devam ediyor. Fabrikaların sayısı kapasitesi yetmez. Müstahsil tarlaya aynı anda girerse kontenjan kaçınılmazdır. Tüm çayı Çaykur alamaz. Özelde alacak ama vatandaşı soymayacak. Nizamnamesi vicdandır. Kanunla bu işler düzenlenemez. Kurum ortadan Kalkar, Rize Allah korusun orman olur, evlerimize gidemeyiz.
Kalite şart oğlu şart. Odun satmaya alışmış vicdansızlar desem yeridir ama çeşitli faktörler var. Yabancı işçilerin günlük 300-400 kilo toplama zorunluluğu, üreticinin tarlaya girmemesi, bu kesime teslim olması, hem paramızı dışarıya pompalıyor hem de kalitemizi yerle bir ediyor.
1977 de uygulamaya bizzat koyduğum dekardan her gün çay alma kontenjan uygulaması, özel sektörde bir şekilde görev almış, sonrasında kuruma o yanlış politikaları uygulamaya alanlar tarafından sulandırılmış, randevu sitemi aynen kontenjan öncesi yaşanan olumsuzlukları kalitesizliği, kontrolsüzlüğü, perişanlığı beraberinde getirmiştir. Yazsam dünya ayağa kalkar. Kontenjan bir günde belli dekar üzerinden alınacak yaş çayı kayda müsaade eder. Bir günde 5 ton herkese yazamazsınız. Bazı şeyler, çok şeyi önler, yönetenler bunu unutmasın. Vatandaş için her gün kantara çay koymak zordur, çok zordur ama ekmeğimizin elimizden uçup gitmemesi için de bir zarurettir.
Aceleye gerek yok. Kurum gerektiği kadar çayı alacak, Özel de kapasitesi kadar çay alacak. Dolayısı ile tarlada asla çayımız kalmayacak. Biraz kalite, biraz insanlık, biraz vicdan diyorum!...
Güzide kuruluşumuz Çaykur'a başarılar diliyorum, üreticilerimize bol kazançlar temenni ediyorum
Sevgi ve saygılarımla....