Geçtiğimiz ekim ayında ebedi aleme irtihal eden büyük şair Bahaettin Karakoç'u rahmetle anmamıza vesile olan, bugünkü yazımızın konusu: ''IHLAMUR''.

"Dilimde sabah keyfiyle yeni bir umut türküsü

Kar yağmış dağlara, bozulmamış ütüsü

...

Şimdilik bağlayıcı bir takvim sorma bana

-Ihlamurlar çiçek açtığı zaman."

Kış aylarının vazgeçilmezi ve halk arasında belki de en çok kullanılan bitkisel tıbbi üründür ıhlamur. Bazen soğuk algınlığına yakalanmamak için, bazen de gribi rahat geçirmek için içeriz. Tabii ki diğer bitkiler gibi ıhlamurun da marifetleri bununla sınırlı değil. Ama biz marifetlerini sonraya bırakıp, önce kendisini biraz tanımaya çalışalım.

Ihlamur diye içtiğimiz çay, dünyada en az 25 türü olan bir ağacın çiçeğidir. Farmakope kitaplarında ise karşımıza çıkan Tilia cordata mıller ve Tilia platyphyllos scopoli adlı türleridir. (Büyük yapraklı ıhlamur ve küçük yapraklı ıhlamur). Bu da demek oluyor ki tıbbi önemi olan ıhlamur bu ikisi. Peki ya diğerleri? Her ne kadar tıbbi farmokope kitapları diğerlerini arka plana atsa da ninelerimiz, dedelerimiz kendi coğrafyalarında yetişen ıhlamurdan fayda görmüşler. Rize'mizin insanı Kafkas Ihlamuru diye bilinen Tilia rubra adlı ıhlamuru tüketirken, ülkemizin genelinde Gümüş Ihlamur diye bilinen Tilia tomentosa tüketilir.

Ben hekim olarak büyük yapraklı ıhlamur ve ya küçük yapraklı ıhlamuru önereceğim. Ama hangi türünü kullanırsanız kullanın, çiçeklerin toplama aşamasından içme aşamasına kadar geçen sürece dikkat edin. Öncelikle ıhlamur toplayacağınız zaman, zararlı kimyasal maddelerden temiz olduğuna inandığınız, şehirden uzak doğal bir bölgenin ağacını seçin. Toplama zamanı bulunduğunuz coğrafyaya göre değişebilir ama çiçekler açıldıktan sonra 3-4 gün içerisinde toplayın. Ayrıca yağmurun olmadığı, sabahtan öğlene kadar olan vakti seçin. Tercihen sadece çiçeklerini toplayın. Çünkü sade çiçekli hali birinci sınıf olarak kabul edilirken, çiçeklerini yan dalları ile topladığınız da ikinci sınıf olarak nitelendirildiğini bilin. Kurutma işlemi için gölgelik bir ortam seçin. Kuruttuktan sonra da hava ve ışık almayacak bir kapta saklayın. Aksi halde kokusu ve etkisi azalacaktır. Ayrıca topladığınız tarihi not almayı da unutmayın. Çünkü en iyi tıbbi etki ilk bir senede alınır. Maalesef birçok yerde açıktan satışa sunulan ıhlamur çiçeklerinin, hangi yıla ait olduğu dahi bilinememektedir. Eğer ıhlamur ağacınız yok ve satın almayı düşünüyorsanız, lütfen yukarda anlattığım hususlara dikkat edilmiş olanları tercih edin.

Ihlamurun kullanım alanlarına gelince; başta dediğimiz gibi en bilinen yönü immün sistemi (bağışıklık sistemini) kuvvetlendirerek bulaşıcı hastalılara karşı korumak ve hastalık durumunda da iğleşmeyi hızlandırmaktır. Bununla birlikte idrar söktürücü, terletici, öksürük kesici, balgam söktürücü, antioksidan, antimikrobiyal, hepatoprotektif (karaciğer koruyucu) ve antianflamatuvar (iltihap giderici) birçok özelliği bünyesinde barındırır. Ama bugün size asıl hatırlatmak istediğim, yatıştırıcı etkisi ve uykusuzluk problemlerinde kullanılıyor olması. Evet, ıhlamur sinirleri yatıştıran ve uyutucu bitkisel bir ilaçtır. Eğer uyuyamıyor iseniz akşamları içeceğiniz 1-2 bardak ıhlamur çayı, size rahat ve iyi bir uyku kazandırabilir.

Kullanım şekline gelince, bir tatlı kaşığı ıhlamur çiçeği büyükçe bir fincana konulup üzerine sıcak su eklenir. Ardından üstü kapatılarak 8-10 dakika demlenir. Böylece günde 2-3 fincan rahatlıkla içilebilir. Bu şekilde içilen çay yukarıda anlattığım birçok hastalıkta size yardımcı olacaktır. Yalnız balgam söktürücü özelliğinden yararlanmak için biraz daha fazla sıcak suda bekletmeniz (15 dakika kadar) gerekir. Şöyle ki demlenmekte olan çayın ilk 10 dakikasında elde ettiğimiz yarar, suya geçen flavonoidler ve uçucu yağlardan kaynaklanmaktadır. Ama 10 dakikadan sonra ise flavonoidler parçalanacağı ve de uçucu yağların da ortamdan uzaklaşacağı için müsilaj özellik ön plana çıkacak, balgam söktürücü ve tahrişe bağlı öksürüğü kesici güzel bir çay elde etmiş olacaksınız.

Hastalarımın en çok merak ettiği kaynatma meselesine gelince, ben önermiyorum. Ancak etnobotanik açıdan da araştırılmaya değer buluyorum. Şahsen bu şekilde elde edilen faydanın içilen çayından değil de, solunan buharından kaynaklandığını düşünüyorum.

Keşke eskide olduğu gibi bugün de bütün aile halkı kuzinemiz etrafında toplanabilsek ve o bolca topladığımız ıhlamur çiçekleriyle güğümlerimizi doldurup kaynatabilsek. Ve keşke o havayı tekrar soluyabilsek.

Ne zaman mı?

Şairin dediği gibi,

Ihlamurlar çiçek açtığı zaman...

Şifa vesilesi olan bu bitkilerin hastalıklara mukabil ikram edilen san'at-ı İlahi olduklarını zikretmeden yazıma son vermek istemedim. Zira küçük bir çiçeğin, birden çok hastalığa fayda vermesi, mucizeden başka bir şey olmasa gerektir. Tabi ki bir şeyden her şeyi yapmak, her şeyin Halıkına has ve Kadir-i Küll-i Şey'e mahsus bir iştir.

Sağlıcakla kalmanız dileğiyle...