Türkiye bazı konularda yeni durumlarla karşı karşıya.

Siyasi düzenlemelerin bittiğini söyleyemeyiz. Gündemde 12 Eylül anayasasını değiştirme var.

O zamanlardan ".... ayağını denk alsın, yoksa İçişleri Bakanlığı önünde yağlı kazığa oturturuz" sözü kalmış aklımıza. Yüksek sesle değil, kısık sesle bile yeterince acıyamamıştık o sözün muhatabına zavallıya!

Gel zaman git zaman köprülerin altından çok sular aktı, Ülkemiz bütün eforunu emen, gücünü emen PKK ile amansız bir mücadele tutuştu.

Akademiyenciklerin "devlet katliam yapıyor" teraneleri arasında 800 güvenlik görevlisini şehit verdiğimiz hendek terörünü unutmadık. PKK'nın dili böyle.

50 bin insanımızın kanına giren alçak terör örgütü maşası olduğu emperyalist güçlerin dilini kullanıyor her zaman. Katliam yapamaz hale geldi ya PKK, birilerine fena batıyor.

Şu mübarek günlerde birilerinin dışarda içi yanarken, içerde kanlı yaşlarını içine akıtamayanlar salyalarını kusmaya devam ediyorlar.

İçerde kolunu kanadını kırdığı başını ezdiği terör örgütleri ile vatan mücadelesi verilirken batından gelen seslerin çok benzerleri, PKK kıvranmalarının moda mod aynısı dile getiriliyor şerefsizce.

Filistin'de oluk oluk Müslüman kanı akarken, bütün kutsallarımıza fütursuzca şuursuzca saldıran alçak Siyonist devletin dili PKK'nın dilinden farklı değil.

Verdiğimiz şanlı mücadelelin neresi Siyonist Zulmüne benziyor Allah aşkına?

Çocuk kadın, genç ihtiyar sivil insanları acımasızca katleden Siyonist alçaklar benim şanlı askerimle nasıl bir tutulur?

Nasıl, Başkomutan sıfatıyla kutlu mücadeleyi veren bu ülkenin Cumhurbaşkanı bir tutulur?

"bir anlamda Sayın Erdoğan'ın İsrail versiyonu olan Binyamin Netanyahu" dedi ya, bir dünya voyvoda kazığı milyonların aklına düştü yemin olsun.

Hem de hiç acıma hissi duymadan!

Yağlı kazık vatan hainlerine, onların sözcülerine, aynı dili kullananlara diyeceğim ama dilim varmıyor.

Çünkü insanım!