Bir dekardan alınan yaş çay miktarını üç kat artıran bir girişim haber yapılmış. Ballandıra balladıra bu işin nasıl başarıldığı konu ediliyor sosyal medyada ve haber sitelerinde...
Ülkemizin gelişmesi, bölgemiz insanın daha az zahmetle daha çok kazanması her zaman heyecanlanmama sebep olur.
Araştırdım. Sosyal medyada birinci kaynak kişi "Senoz 'dan rekorlar geliyor. Birinci sürgün hasadı 875 kg/da. Organik havza Buzlupınar Köyünde, TEMA & .......çay uygulama bahçesinden birinci sürgünde 875 kg çay alınırken, hemen yanında şahit bahçede verim 290 kg. oldu. Köy camisine ait bahçeden toplanan çaylar cami imamı, yarıcı ve köyden vatandaşlar eşliğinde alım yerine teslim edildi." diye yazmış!
Olayı incelediğimde görünen manzara önerilenin gerçek olması halinde Senoz'lu daha çok yük taşımaya teşvik ediliyor adeta.
Ki rakamlar da oldukça ilginç. Çayın kimyasına genetiğine aykırı.
Eğer yeni bir yoğunluk bulunmamışsa bitki o miktarlara ulaşamaz. Odun katmadan, zamanını geçirmeden taze olmak şartı ile mümkün değil.
Peki neden dekarda birinci sürgünde 875 kilo verim alındığı balonu patlatıldı?
En başta vatandaşın tarladan fazla verim alması ve gelirin artması çok sevindirir beni.
Hele bu organik tarım şekli ile elde edilirse daha çok sevinir gurur duyarım.
Ama gerçekler veya olması gerekenler öyle değil ki.
Özel kurumlar ve resmi kurumlar yıllardır yanlış uygulamalarla Çay Üreticisini hamallığa mahkum etmiş dekarda verim 2-4 ton aralığına kadar yükselmiştir.
Yani esastan giderek uzaklaşmış, dünyanın en kötüleri ile hem fiyat ve hem de kalitede yarışa girer olduk.
Bu durumun sorumlusu vatandaş değildir. Eğer Afrikalı, Asyalı kadar gelir elde ediyorsak tarladan, sorumlu olan yetkililerdir.
Peki bu açmazdan kim kurtaracak bizi?
Salonlarda, şaşaalı partilerde, ilişkilerde lümpen ama görünüşte halkçı zevat politik amaçlar uğruna halkımızı kullanarak, duygu sömürüsü yaparak çayımızı kurtaramaz.
Çayımızı gerçek manada bilimsel çalışmalar yaparak, piyasa araştırması yaparak kurtarabiliriz. Dünyada üretimde 5., tüketimde .3 sırada olan ülkemiz insanını bu dev rakamlar denizinden en çok geliri elde eder duruma getirmek birinci hedef olmalıdır.
Bir dolardan, dört bin beş yüz dolar bantında uzanan fiyat aralığında insanımızı nereye oturtacağımız meselesi hem gelir hem de sağlığımız açısından çok önemlidir.
Senoz'lu kardeşlerime önerilen resmen hamallıktır.
Günü kurtarma adına yapılan bu girişim daha çok yük taşımadan başka bir şey değildir.
Eğer Senoz'un muhteşem tabiatının ortasında dünyanın en kaliteli çayını üretip en yüksek geliri elde edemiyorsan yapılanlar boştur, hiçtir.
Devletin desteği sağlanarak ve üzerinde Senoz halkının bireysel isimleri olan özel çaylar kilosu 4500 dolardan satıldığı gün mutlu olurum!
Senoz özledir, muhteşemdir, insanı da öyledir. Srilanka , Seylan, Kenya Hindistan Çin halkı değildir, öz be öz Türktür, Rizelidir. Ekmek parasına çalışan hiç değildir.
Kötüde öne çıkmak, en kötünün en iyisi olmak entelektüel yaklaşımlarla bağdaşmaz. Olsa olsa kısa günün karı izim sevdalığıdır, bütünleştirme değil ayrıştırmadır!
Cuma günü Rizedeyim. İlk işim, Senoz'a gitmek, vatandaşlarımıza gerçekleri anlatmak olacaktır.
Selam olsun hamallığa itibar etmeyen Senozlu'ya!
Sevgi ve saygılarımla...