Bugün ki yazıma iki güzide kuruluşumuzu ele alacağım. Bunlar ASELSAN ve TUSAŞ’tır.
ASELSAN, 1975 yılında kurulmuş ve Türk Silahlı Kuvvetlerinin haberleşme ihtiyaçlarını karşılamak üzere faaliyet göstermeye başlamıştır. Şirket, Türkiye’nin en büyük savunma elektroniği kuruluşu olarak, haberleşme ve bilgi teknolojileri, radar ve elektronik harp, elektro-optik, aviyonik, insansız sistemler, kara, deniz ve silah sistemleri, hava savunma ve füze sistemleri, komuta kontrol sistemleri, ulaştırma, güvenlik, trafik, otomasyon ve sağlık teknolojileri gibi çok geniş bir ürün yelpazesine sahiptir.
ASELSAN, özgün ürünlerini ihraç eden ve dünyanın ilk 100 savunma sanayi şirketi listesinde yer alan bir marka haline gelmiştir. Uluslararası pazarlarda yerel kuruluşlar ile işbirliği yaparak ortaklıklar kurmuş ve yatırımlar yapmıştır. Şirket, teknoloji vurgusu ile sürdürülebilir büyüme ve rekabet gücüne sahip olmayı hedeflemekte ve bu başarıyı 10.000’i aşkın çalışanı ve nitelikli mühendislik kadrosu ile elde etmektedir.
TUSAŞ Cumhuriyet Dönemi'nin en kapsamlı havacılık girişimi. "kendi uçağını kendin yap" toplumsal motivasyonuyla 28 Haziran 1973 tarihinde kuruldu.
F-16 Savaş Uçağı Üretimi: TUSAŞ, 1984 yılında F-16 savaş uçağının üretimine başlamış ve bu uçaklar Türk Hava Kuvvetleri için önemli bir güç olmuştur.
2003 ten sonra Özgün Ürün Geliştirme: HÜRKUŞ eğitim uçağı, ANKA insansız hava aracı (İHA), T129 ATAK taarruz helikopteri, GÖKBEY genel maksat helikopteri, ŞİMŞEK hedef uçağı ve AKSUNGUR İHA gibi özgün ürünler geliştirmiştir.
Milli Muharip Uçak (MMU): TUSAŞ, Türkiye’nin ilk yerli ve milli savaş uçağı olan MMU’nun geliştirilmesinde önemli bir rol oynamaktadır. MMU’nun ilk uçuşunu 23 Şubat 2024 tarihinde başarıyla gerçekleştirdi.
ANKA ve AKSUNGUR İHA’lar: Bu İHA’lar, Türkiye’nin terörle mücadelesinde kullanılmakta ve başarıları sayesinde Tunus ve Kazakistan gibi ülkelere ihraç edilmektedir.
İki güzide kuruluşumuz elbette ülkemizin gelişen sanayisinin bir göstergesidir ve geçmişle bağı vardır.
Bu seviyeye gelmeleri kolay olmamıştır. 2003 ten itibaren gösterdiği başarı ortadadır.
On binlerce mühendisimiz gece gündüz demeden çalışmakta, üretmekte ve önemli başarılara imza atmaktadırlar.
Motto, genellikle bir kişi, grup veya kuruluşun temel değerlerini veya inançlarını özetleyen kısa, etkileyici bir söz veya ifadedir.
Muhalif kanadın hezeyanları “yedirmezler” mottosuyla arz-ı endam etmektedir. Bir türlü muazzam başarıları kabul etmemektedirler.
Oysa yapmaları gereken, bu dev hamleleri görmeyi, takdir etmeyi siyaset üstü bir bakış açısı ile ele almayı denemektir.
Kurduğu uçak fabrikasını kapatan, ürettiklerini çöp eden, DEVRİM marka arabasını benzinsiz arenaya çıkaran ve fabrikasını kapatan, mühendislerini kapı dışarı eden bu zihniyet iktidar olsaydı, benzer şeyleri yapmayacağını kim garanti edebilirdi?
Yukarıda yapılan dev hamlelerin geçmişi, temeli var. Fakat 2003 yılından sonraki başarılar da asla göz ardı edilemez. 
El insaf!
Yedirmezler!..
Bir yıkan var, bir yapan, geliştiren var.
Bu ayrımı fark edenler ne güzel insanlardır.

Selam ve dua ile…