Erdoğan'ın Şehir Üniversitesi konusundaki açıklamaları madem sizi rahatsız etti. Milletvekili de değilsiniz...
Dokunulmazlığınız yok.
Konu yargıya yansırsa dolandırıcılık yapmadığınızı belgeleme fırsatı bulursunuz!..Ne dersiniz!..
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın "Şehir Üniversitesi" olayında açıkladığı gerçekler gündeme bomba gibi düştü...
Hal böyle olunca birileri çok rahatsız oldu.
Neymiş!
"Bu kavga kime yarar. Gül'e Cumhurbaşkanlığını 'Kardeşim' diye teslim et. Davutoğlu'na Başbakanlığı, Şimşek ve Babacan'a da ülke hazinesini ve maliyeyi. Şimdi de dolandırıcı diye itham et..." MİŞ!..
İtham mı dediniz!
Bu ülkenin Cumhurbaşkanı çıktı belgelerle açıkladı...
Yani...
Ortada belgeler var...
Erdoğan'ın da deyimi ile bir dolandırıcılık var?
Bu devletin başı da Recep Tayyip Erdoğan'dır...
Bu devletin hakkını, hukukunu korumakla gerektiğinde da "KAVGA ETMEKLE" mükellef olan da en başta kendileridir...
*
Doğru!..
Birini Cumhurbaşkanı, diğerini Başbakan, ötekilerini de Bakan Erdoğan'ın bizzat kendisi yaptı!..
Peki bu onlara fahiş hata (Dolandırıcılık) yapmaları hakkını mı verir!..
Ve onları o koltuklara taşıyan liderin bu fahiş hatalarını gizlemesi üstünü kapatması anlamına mı gelir?
Hele eski Cumhurbaşkanı Gül'ün, mevcut Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı arayıp "Sen bu işi halledersin" demesi ne demektir?
Ortada bir dolandırıcılık iddiası var ve bu iddia belgelidir...
Savunulacak hiçbir yanı yoktur...
Aksini inkar edebiliyor musunuz?
Yok...
Peki bu Şehir Üniversitesi arazi tahsisi kimin Başbakanlığı döneminde yasal olmayan( eşi benzeri görülmemiş) bir şekilde mülkiyete dönüştürüldü?
Eski Başbakan Ahmet Davutoğlu...
Peki bankadan o denilen kredi alındı mı?
Alındı...
Ne kadar borcunuz var?
417 milyon...
Banka tarafından sürekli uyarıya rağmen geri ödeme yaptınız mı?
Hayır...
Bunların hiçbirinin altında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın imzası ve oluru var mı?
Yok...
Peki bütün bunların altında kimlerin imzası var...
Dönemin Başbakanı Ahmet Davutoğlu ve dönemin bakanları Ali Babacan, Mehmet Şimşek ve Feridun Bilgin...
Bütün bunlara sizler vesile olmadınız mı?
Kocaman imzalarınız ile...
Aksini inkar edebiliyor musunuz?
Veya Erdoğan'a "Senin bilgin vardı" diyebiliyor musunuz?
Hayır...
Bu devletin bankasından aldırdığınız 500 milyona yakın paranın üstüne yatılmasına, bu devletin arazisinin mülkiyete dönüştürülmesine bu ülkenin Cumhurbaşkanı ses çıkarmayacakta kim çıkaracak?
Bunu yapanlar hesap vermeyecek de kim verecek?
*
Şimdi çıkmışsınız "Bildiklerimizi açıklarız" diye tehditlere...
"Suçluluk duygusu" işte böyle bir şey!..
Dolmabahçe'de Başbakanlık ofisinde 28 Şubat 2015 günü HDP ile çözüm süreci toplantısını Erdoğan'ın bilgisi dışında kim yaptı?
Devletin bekası için çok önemli görevler üstlenen ve tarih yazan MİT Başkanı Hakan Fidan'ı Erdoğan'ın bilgisi dışında istifa ettirmek isteyip Milletvekili adayı kim yapmak istemişti?
7 Haziran 2015'te yapılan seçimden AK Parti tek başına iktidar olarak çıkamayınca" CHP ile koalisyon " yapmak için iş tutan kimdi?
12 Eylül 2015'te yapılan 5. Büyük Olağan Kongresi öncesinde Erdoğan'ı dışlayıp partinin yönetimini kendi adamlarından oluşturmaya kim kalktı?
Erdoğan'ın bilgisi dışında gizli bir şekilde hem de Alman Başbakanı Merkel'i de devreye sokarak ABD Başkanı Obama'dan randevu isteyen kimdi?
Apaçık şekilde kendisini Başbakan yapan Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ı bay pas etmeye çalışan arkasından film atan kimdi?
Sayın Davutoğlu!..
Kimdi!..
Siz çok şey borçlu olduğunuz Tayyip Erdoğan'ı arkasından hançerleyip her türlü filmi çevireceksiniz size kimse bir şey demeyecek?
Kamuoyuna yansıyan dolandırıcılık ortaya çıkınca da "Bildiklerimi anlatırım" diye tehdit edeceksiniz...
Anlat heyecanlı olacak!..
Bir kez daha anlaşılıyor ki siz "devlet adamı"değil Türkiye'nin karşısındaki "devletlerin adamısınız"...
Erdoğan'ın açıklamalarından çok rahatsız oldunuz...
Milletvekili de değilsiniz. Dokunulmazlığınız yokken de iyi olur. Konu yargıya yansırsa dolandırıcılık yapmadığınızı belgeleme fırsatı bulursunuz!..
*
Peki Tayyip Erdoğan'ın hatası yok mu?
Olmaz olur mu?
O dönem yol arkadaşları tarafından yapılan bütün uyarılara rağmen dinlemeyip sizi bu ülkede Başbakan yaptı!..
Siz ne yaptınız?
"Yüzde 49,5 ile seçildim" diye ortalığa düşüp Erdoğan'ın arkasından dolanıp by pass etmeye çalıştınız..
Milletin bu oyu sizi oraya taşıyan Tayyip Erdoğan için vermesini kendinizde bir keramet olarak gördünüz...
Sadece siz değil!
17 yıl boyunca Tayyip Erdoğan'ın sırtına binip siyaset sahnesinde koltuklarda oturup güç gösterisi yapıp her türlü nimetlerden yararlanıp bir gün sırtından indirdiği için karşısına geçen nankörler de...
Erdoğan olmasıydı mahallelerinde selam verilmeyenler bu memlekette siyaseten bulunmaz nimet gibi yollara düşüp Erdoğan'ı devirmek, AK Parti'yi içeriden çökertmek için görev üstlendiler!..
*
Gül-Davutoğlu-Babacan üçlüsünün kendi başlarına hareket etmediklerini, bir üst akıl tarafından yönetildiklerini söylemek zor mu?
Gül, Babacan ve Davutoğlu gibi Erdoğan'a karşı CHP'de buluşturan gücü merak etmeye gerek var mı?
Ne pahasına olursa olsun Erdoğan'ı devirmek için CHP'nin değirmenine su taşımakla mükellef olma yolunu seçerlerken iktidar olma gibi bir dertleri olmadığı (alacakları oylar belli) zaten ortada!..
Sadece taşeron olmak böyle bir şey!..
Bir umutları Gül'ü Erdoğan'a karşı aday yapabilir miyiz!..
Bay Kemali, Meral hanımı, Ahmet hocası, Babacanı, Gül'ü ile kendilerine biçilen görev apaçık ortada...
Tayyip Erdoğan'ı devirip Türkiye'yi yeniden muhtaç olduğunuz ABD, İngiliz ve Batı yörüngesine sokmak.
Bağımsız, güçlü Türkiye idealinin önüne geçmek.
Bu kadar net!
Ne diyor Merkel;
"Erdoğan Ortadoğu'yu ele aldı. İstediği gibi yönlendiriyor. Trump' a istediğini yaptırıyor. Putin ile anlaşıyor. Derhal durdurulmalı"
Ne diyor Macron;
Akdeniz'de Erdoğan ile karşılaşmak istemiyoruz. Nerden çıktı şimdi bu Libya antlaşması...
Ne diyor Kraliçe;
Türkiye artık kontrol altına alınmalı. Kendi bildiğini okuyor. Eskisi gibi bizi dinlemiyor. Kendi bildiğini okuyor..
Bunlar bir Türk evladı olarak beni gururlandırıyor ama bazılarını çok ama çok üzüyor..
Hatırladınız mı İmamoğlu'nun İngiltere'yi ziyaretinde görüntüde yer alması için arkasına yerleştirilip servis yapılarak fotoğraflarda gözümüzün içine sokulan Abdullah Gül'ün resmini...
Fotoğraf deyip geçmeyin!..
O fotoğraf operasyoneldir...
İmamoğlu-Gül ve İngiltere!..
*
Yani oyun çok büyük...
Türkiye siyasette yeni bir kırılma noktasına gidiyor...
Bir tarafta AK Parti ve MHP
Diğer tarafta...
Kimi ararsanız var...
İçeriden, dışarıdan...
Terör örgütlerinden...
O nedenle...
Tayyip Erdoğan yalnız bırakılmamalı...
Ona, buna kızıp yorganı yakmayın...
FETÖ' cüler, PKK'lılar sosyal medyada kimlik değiştirip her türlü operasyonu yapıyor...
Görülüyor ki mertlik bozuldu!..
AK Parti'yi içeriden kuşatılmak isteniyor ...
Bu yolda her türlü hainliği mubah saymışlar...
Demedi demeyin...
Erdoğan'ı düşürmek için ne yaptıysalar başaramayanların "Her yol mubah" anlayışı ile zayıf halkalarla partiyi içeriden çökertmek için yakında yeni bir "Güneş Hotelleri " hikayeleri yazdırma girişiminde bulunursa kimse şaşırmasın derim...
Bu kadarıda olmaz diyenler olabilir!..
Olmaz demeyin...
Bu ülkede Tayyip Erdoğan'ı devirmek için 15 Temmuz hain darbe girişimini yaşadıktan sonra yaşanacak başka hainliklere karşı "OLMAZ" demek mümkün mü?
Senaryo dışarıda yazılıyor...
Aktörler içeriden bulunuyor!..
*
Tayyip Erdoğan ne yapacak?
Partide ipleri tamamen eline almalı...
Bir ayını genel merkeze, teşkilatlara, belediyelere, kurumlara ve bürokrasiye ayırmalı...
Temizlikse temizlik...
Değişimse değişim...
AK Parti için yeni bir yol haritası çıkarmalı...
Emin olmalı ki onu seven milyonlar bunu bekliyor...
Çünkü;
Hem Türkiye'nin hem AK Parti'nin hem de kendisinin önü daha da açılacaktır...