225 milyar dolarla ihracatta rekorlar kırıldı. Savunma sanayiinde yerlilik 70'lerin üzerine çıktı. Alt yapı yatırımlarında çok önemli mesafeler aldık. Yap işlet devret yöntemiyle devasa projeler hayata geçti. Dolarla başımız belada ama ne hikmetse devletimiz bütün büyük alt yapı ihalelerini dolarla borçlanarak yaptı. Yani bir olumsuzlukla karşılaştığımızda yaramız daha da derinleşti!
Doların geçtiğimiz aylarda başlayan, adına ister köpük deyin isterse dış mihrak deyin, tırmanma hayatımızda onulmaz yaralar açtı. Yükselen fiyatlara fahiş, ihanet, kartel, tekel, bir sürü isim taktık.
"Kime ne oldu?" diye baktığımızda doğal olarak şahsen yaşadığıma bakarım. Bu olağanüstü durum karşısında ne kazandığıma bakamam elbette. Ülkem yangın yeri iken sadece cebimi düşünemem ama elimden uçup gidenlere baktığımda gördüğüm manzaraya tarafsız bir yorum getirmekte zannedersem görevim.
Aşarı ücrete yapılan yüzde 50 zam olağan üstü. 4250 TL. 2015'te emekli oldum. 45 yıl devlette yönetici olarak görev yaptım. Emekli olduğum gün 1201 lira olan aşarı ücret maaşımın 1/3 idi. Yani bu zamana uyarlarsam kabaca 12 bin TL maaş almam lazımdı. Şimdi aldığım ücret bunun yarısı bile değil.
Devletin milyarlarca dolar borçlandığı müteahhitlerin benim gibi kaybı var mı?
Oldukça büyük bir kesim giderek en alt gelir gurubuna doğru adeta itilirken tepede böyle bir durumun yaşandığına asla inanmıyorum. Onların geliri katlanırken bizim gelirlerimiz tuz gibi her sene eriyor. Diğer yandan zenginler en az etkilenen kesim.
Peki, benim elimden uçup giden paralar kimin cebine giriyor? Neden bütün yükü biz çekiyoruz? Geriye düşme zamanlarında neden en kalabalık gurup etkileniyor, kaybediyor? Ne zaman yaşanan gelişmeden gerçek manada pay alacağız? Refah seviyemiz ne zaman gözle görülür bir şekilde artacak?
Bu sorulara ülkeyi yönetenler cevap vermesi gerekir. Elbette düne göre çok ama çok ilerdeyiz. Dünle mukayese götürmeyen bir iyileşme var. Ülkemin terörle mücadelesine kalben destek veriyorum. Halledilen pek çok altyapı yatırımlarını alkışlıyorum. Ama zorla elimden alınan imkanları ve giderek bir alt sınıfa düşen durumumu da irdelemek zorundayım.
Muhalefet, yaratılan kaosun ortasında devlet kurumlarına baskın türünde girişimlerle hükümete dolaylı destek veriyor bana göre. Meselenin aslından uzak tartışma ortamlarına zemin hazırlıyor. Umut olmaktan uzak! Bu durumda kaybeden hep biz olacağız. Geriye düşme zamanları bizim kara bahtımız. Yapacak bir şey yok.
Selam ve dua ile