CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu, AK Parti'ye 5 maddelik çağrı yaparak
"Bir saray devleti var, bir de TC devleti var. İki devlet yönetimine son verin." demiş!..

"Ben partimi nasıl yönetiyorum" diye biraz aynaya bakar insan!

Cevap vermemek mümkün değil..
Kemal Beye hemde Atatürk sevdalısı Cumhuriyetçi bir aydının CHP ile ilgili çarpıcı sözleri ile cevap vermek hasıl oldu..

Özetledim ama yinede uzun gelebilir!..
"5 madde "diyen Kemal Beye "Kendine bak..Ne kadar madde istiyorsan o kadar madde sana" cinsinden "Ders" gibi sözler..

Kim mi söylüyor..
Önce bir okuyalım...

***

Diyorki;

"Mustafa Kemal'in Askerleriyiz" diyen kitleyi "keriz", "cepte keklik" yerine koyup "açılım" işine giren yeni CHP'yi ve "açılım"ın pezevenkliğini yapan sözde Kemalist yazarları cezalandırmak boynumuzun borcudur.

İstanbul belediye seçim öncesinde ne demiştik.
HDP ile değil her partiyle ittifak hakkınızdır, ancak "açılım" sözü vermeyin...
İşte Ahmet Türk,(HDP) alacaklarını tahsil etmek istiyor. Ne diyor Türk "İstanbul belediye seçimlerinde Türkiye halkı tavrını demokrasiden yana, çözümden yana koymuştur."

Yani, "İmamoğlu ittifakına oy verenlerin tümü 'açılım' yanlısı" demek istiyor. İkincisi, bildiğiniz zırva; ülkeyi ortadan ikiye bölmek Ahmet Türk'e göre bölmek değil, demokrasi.



Diyorki;

Cumhuriyet'in ve ülkenin merkez noktasından oy avcılığı iştahıyla uzaklaşırsanız işte bu etnik milliyetçiliği demokrasi diye yutturanların oltasına düşersiniz.

CHP nedir ne değildir, bu siyasal ucube yaratık nedir artık anlayan yok kimse bilmiyor.

Demokrasinin özgürlüklerinden habire doya doya faydalanıp her türlü teröre karşı durmak gibi demokrasinin sorumluluklarını hiç üstlenmeyen acayip sinsi bir sol liberal demokrasi inşa edildi.

Diyorki;



Bu ittifak yatağında kimler düzülmedi ki ve ölen sıvasız evlerde büyüyen yoksul Anadolu çocukları!
Kılıçdaroğlu ve İmamoğlu'nun söz dağarcıklarına bakın. Birkaç cümlelik ezberleri kurulmuş pilli bebek oldukları ayan beyan ortada.
Yeni CHP'nin söz dağarcığı Türkçe'yi Türkiye'yi utandıracak kadar karanlık dar.
CHP'li seçmen pilli bebek Kılıçdaroğlu ve İmamoğlu'nun bu sahtekarlıklarına eziyetine bakalım ne kadar dayanacak demeyin.
Uzun bir süre daha iş işten geçinceye dağılıp un ufak oluncaya kadar katlanacaklar.

Diyorki;

FETÖ'nün gazına gelip MİT TIR'ları haberiyle koskoca partiyi yasadışılığa düşürdüler, haberin altından kalkamadılar, yurt dışına kaçan kaçana.
"Haberi FETÖ'den aldın almadın" şaibeli iddialarla başkan yardımcısı hapislerde yattı, bu tuhaf ilişkiler yumağı CHP'yi boğarken bağırdık çağırdık, nafile.

Diyorki;

CHP'li vekil odasından 'bunun zamanı geçti' deyip Atatürk posterini kaldırdı, "sen kaldırdın ben kaldırdım" kavgasını örtmeye kalktılar, disiplin cart curt kapatmaya çalıştılar ve CHP Atatürk posterini kaldırmakla Atatürk'ün kurduğu parti Atatürk'e ihanetle utançlar rezillikler tarihine geçti.

Diyorki;



İmamoğlu'su seçimde verilen oyların borcuna karşılık Diyarbakır'a koşuyor, yine bildik papağan barış "kardeşlik cart curt" g.tü yiyorsa Tunceli yaylasında öldürülen dünya güzeli çocukların mezarına gitsin, ailesine koşsun, daha durun 'tufan' henüz başlamadı.

Kalkmışlar, HDP için , "yok efendim, beş milyon oyu ne yapalım?"diyorlar.

HDP travmatik bir sosyolojinin partisidir.
Güvenlik politikalarıyla huzur geldikçe bu mensubiyet soğur ve zamanla çözülür. Ki, huzur geldikçe her yıl beşyüz bin üyesini kaybeder.

Ancak bu travmatik yapıyı baş tacı edersen, ateşe benzin dökersin ve her defasında karşılığını hendeklerle binlerce insanın iç savaş görüntüleriyle kıyamet görüntüleriyle alırsın.

Hakkını verelim, bu travmatik parti, elli kişinin ölümüne sebep olan Demirtaş'ın isyanına yine de büyük kitlesiyle katılmadı, isyana çok küçük militan bir azınlık katıldı, bu da gösteriyor ki, HDP ana gövdesi Türkiye Partisi olmaya yatkındır, yazar çizer ve partiler işte HDP'nin bu tarafına yoğunlaşmalıydı, ama hayır.

Diyorki;



CHP, AB'li sözcülere sırtlarını dayamış, 1924 anayasasından çok uzun zamandır utanıyor ve kurtulmak istiyor.
Kendinden kuruluşundan atandan dedenden utanmak, onursuzluk köpek balığı leşleri gibi kıyıya vurdu.

Ekrana çıkıp başta Altı Ok 30'lu yıllardan kalma ne varsa kökünden programlarından çıkartıp ya da değiştireceklerini bir de utanmadan pişkince söylüyorlar.

CHP, tarımda ekonomide vergide belediyecilikte henüz tek bir projesini mensuplarına dahi inandıramadı, çünkü verilen vazife başka, boş boş konuş baba konuş.

Halk egemenliği lafı ne uzun zamandır unutuldu hatta 'alaya' alınır oldu, halk deyince CHP'nin aklına gelen PKK'nın kullandığı "halkların" halkı

Yeni CHP'de bir direniş bir eylem gördünüz mü? FETÖ'nün yayın organlarının kapısında bekçi kalkan olup dikilmekten başka.

Diyor ki;

Tunceli'de eşkıyaya müdahale emrini bizatihi Atatürk verdi. Yeni CHP ve İmamoğlu, Tunceli'ye ısrarla "Dersim" diyor ve Cumhuriyet'e ve Atatürk'e meydan okuyan Seyit Rıza heykeli orada, CHP hala seyrediyor.

Ne kadar Atatürk düşmanı adam varsa vekil yaptılar...
CIA kayıtlı vekilinden HDP kontenjanına kadar, tıka basa Atatürk ve cumhuriyeti kendine savaş alanı hedefi ilan edenlerle dolu.

Bir de bu CHP'li vekilleri FETÖ'cüler toplamış Amerika'ya FETÖ ziyaretine götürmüş, neler, neler?

Yeni CHP çok uzun süredir Cumhuriyetten ve devrimcilikten köklü şekilde koptu ve "işbirlikçi" siyasete kaydı. Kooperatifleşme gibi radikal tek bir devrimci projesi kalmadı, nasıl kalsın, Kemal Derviş'in çırağı Faik Öztrak parti sözcüsü. Faik Öztraklar'ın finans ve IMF ekonomisinin Ali Babacanlar'dan farkı ne?

Yetmedi, sosyal demokrat bir partiyi Kılıçdaroğlu uzun süredir Escobar gibi yönetiyor, Escobar ve arkadaşları, Seyit Torun, Erdoğan Toprak, Kaan Salıcı ve yeni CHP'nin dünya harikası aleni PKK destekçisi Kaftancıoğlu.



Diyor ki;

Yeni CHP vatan haini ülkeyi işgal ederken suçüstü tutuklanmış FETÖ'yü savunmayı dahi hala özgürlük sanıyor.


Dış politikada ABD'nin alçak tehditlerini dahi açıkça destekliyorlar, Ünal Çeviköz işte, herif nerdeyse ABD ordusu saflarında Türkiye'ye karşı savaş çığlıkları atıyor, NATO'ya laf etmeyin, ABD'ye karşı laf etmeyin diye göğsünü siper etmiş kendini paralıyor.

CHP 15 Temmuz darbe gecesi, Meclis'te gösterdiği direnişini takip eden süreçte hızla terketti, "tiyatro", dedi, bir daha rezil oldular.
Ne söylüyorum burada size, "işgal"e "tiyatro" demek yeni CHP'yi yeterince anlatıyor.

Diyorki;



Abdullah Gül sevdası nasıl başladı, kim başlattı, bu ne acayip bir parti, Abdullah Gül kimi aday gösterdiyse ona koştular, Ekmeleddin'i aday gösterirken MHP'ye dahi koştular, çay içmeden çıktı ve Ekmeleddin'i ilan ettiler.

Sonra Atatürk ve Cumhuriyet düşmanı Ekmeleddin'i kim eleştirdiyse Halk TV'den (başta ben) kovdular.

Diyorki;



Kendi vekilleri ekranda geçen belediye seçim öncesi CHP'li adayların önce Abdullah Gül'ün ofisine koşup talimat aldığını kazara söyledi ki, ittifaklar açılımlar, bu haberi çoktan doğruladı.

Yeni CHP'nin demokrasi deyince ilk akıllarına gelen PKK'ya ülkenin yarısına eşitçe üleştirmek.

Anti-emperyalizm vurgusu hiç kalmadı, hayret, nedendir?
Anti-kapitalist tek cümle eden kalmadı.
'Halk' için deyip söze başlayanı kalmadı.

Abdullah Gül kimdir? FETÖ'cü işgalin önüne açarken bekleyin "herşey güzel olacak diyen", hatırlayın bu sloganı, şimdi aynı açılım yapılırken İmamoğlu, "herşey güzel olacak", diyor.

Diyorki;



Türkiye'nin en köklü partisi ülkenin işgaline sessiz kalanları baş tacı ediyor. Türkiye'nin ve halkın gerçekliğiyle değil, yabancı elçilerin önlerine koyduğu projeleri İyi Parti'yle birlikte kol kola vazife kabul ediyorlar.

Kendilerini "sol"da tanımlamayı açılımcı PKK'yla siyasi bir düzenek kurmak sanıyorlar, kim bu açılımcı siyaseti eleştirse, "siz AKP'li mi oldunuz" diye maaşlı trollerini FETÖ'cü sosyal medyayı harekete geçiriyorlar.

CHP hakkında artık toplumun tümünde yaygın bir şaibe var, CHP neyin partisi?
Esersiz mesleksiz yüzlerce fırıldak küçük adamın ekran ekran piyasa yaptığı bir parti mi?

Bölücüye FETÖ'cüye çok net şekilde siyasal bir sınır neden çekemiyor, yeni CHP hangi projelerin stratejisinde kullanılıyor bilmeyen hala kaldı mı?

Diyor ki;



Şimdi oturmuşlar kurucu ilkelerini değiştirmek için 'kurul' kurmuşlar, parti programından anayasaya kadar, değiştirip meclise bu 'açılım'la açacaklar, ülkeye yine Ali Bayramoğulları Cengiz Çandar, Mehmet Altan ve şürekasının 'özgürlük ve barış'ından getirecekler.

İl ilçe parti organları baştan sona tümüyle çoktandır mezhepçi ve etnikçilerin eline geçti.

Bu açılım startı için de çok gayret gösterdiler, on uzun yılda yeni CHP bu "açılım"ı hazırlayabilmek için kurucu ilkelere bağlı "Mustafa Kemal'in askerleriyiz" diyen seçmeni yönetimden il başkanlıklarından teker teker tasfiye etti, tuhaf tuhaf isimlerle seçmeni yordu.

Diyorki;


CHP gaiplere karıştı, derken, birden Kaftancıoğlu'yla ete kemiğe bürünüp yeniden barış özgürlük İstanbul açıklarında göründüler.

HDP'yle ittifak demek sonucu iç savaş olan ve iç savaş sonucu dış müdahale isteyen HDP stratejisine mahkum olmak demek.

Dangalaklara karşı tekrar edelim, etnik ve mezhep taleplerinin ulus devlette çözümü yoktur.

Hürriyet yazarı Abdülkadir Selvi Hürriyet'teki köşesinde "Diyarbakır Belediyesi'nin mührü Kandil' de diye bir yazı yazıyor.

Ve HDP'den bu yazıya karşı cevap yok.

Belediye mührü Kandil'deyse Kandil'den yönetiliyor demektir. Yeni CHP hala 'legal parti' deyip duruyor. Yeni CHP sevgili kankanın mührü Kandil'de diyor, yani belediye Kandil'den yönetiliyor, cevap yok, kıyamete gidiyorlar, sonları çok kötü olacak.

Diyorki;


Yeni CHP Atatürk'ü posteriyle hamasetle sadece kendi seçmenini sömürüyor.
Yeni CHP, muhalif kimliğini omurgasını ve ruhunu çoktan kaybetti ve Abdullah Gül ve Davutoğlu'ların kendilerini hazırladığı AKP'nin çöküş gününden bir pay alabilirim akıllarına-projesine odaklandı.

Aynı boş umut, 17/25 Aralık günleri Kılıçdaroğlu'nun kulağına fısıldanmıştı, "Tayyip'i tutukluyoruz başa sen geçeceksin" diye, aynı boş umut, 15 darbe öncesi yeni CHP'nin kulağına söylenmiş, "darbeyi yapıyoruz bekle" diye.
Yine elleri boş döndüler.

Diyorki;



Peki "Mustafa Kemal'in askerleriyiz" diyenler nerde?
Hipnoz uygulamalarında şunlar da oldu, hipnoz uygulanan deneklere 'gözlerini açma' denir, denekler de gözlerini açmaz, yani 'direktifler'e uyar.
Sonuç, yeni CHP'nin bunca garabetine rağmen seçmenin 'gözlerini açması' çok zor çok zayıf ihtimal...

Ve diyorki;

Ne diyelim, beyinsiz ve onursuz ve ülkesiz bir hayat sürdürmek istiyorsanız, işte partiniz orada.

Her TV'yi açtığında bir CHP sözcüsü tarafından utandırılmak ve her seçim sonrası dünyanızın başınıza yıkılmasından zevk duymak istiyorsanız;
İşte partiniz orada.

Biri uçkurundan diğeri FETÖ'cüsünden diğeri PKK'sından bir türlü kurtulamayan lider türlerinden hoşlanıyorsanız;
Buyurun koşun, işte partiniz orada.

"HDP legal bir partidir, HDP legal bir partidir" lafını milyarlarca kez tekrarlayan eşeklerden ruh hastalarından delilerden olmak istiyorsanız;
İşte partiniz orada.

***


İşte Kemal Bey bütün bunları size söylüyor...

Sizin Genel Başkanı olduğunuz YCHP'ye madde madde söylüyor..

Neresinden bakarsanız yenilir yutulur cinsten değil...

Kim söylüyor...

Bunları söyleyen iktidar yanlısı bir aydında değil. CHP'ye her zaman yakın olmuş sözde değil özde Cumhuriyet değerlerine bağlı Atatürk sevdalısı çok sayıda kitabı, makalesi ve TV programı bulunan NİHAT GENÇ söylüyor..

Kendine ait Youtube kanalı olan "Veryansın TV' de söylüyor...
Adeta "Atatürk'ün CHP'lisi" bir aydın "Kılıçdaroğlu'nun YCHP'sine" "Senin için kaç madde yazsak" der gibi söylüyor...

Dediklerinin eksiğide biz tamamlayalım!

Kemal Bey Diyarbakır'da HDP il binasının önünden dağa kaçırılan evlatlarını isteyen anaların sesine ne zaman kulak vereceksiniz diye merak ediyorum...

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'nun her defasında yaptığı açıklamalarla akıllarını başlarından aldığı "Klavye kabadayısı " Özgür Özel Bey'i de çok merak ediyorum. Siyasi yaşamı bitmiş Muharrem İnce'yi de merak ediyorum!

Soylu'ya laf yetiştirme yarışına girerlerken o analar babalar için neden doğru dürüst sesiniz çıkmıyor!



Yoksa;

Genç'in dediği gibi "HDP sizden faizi ile tahsilemi çıktı!.."

Eğer öyle ise bilinmeli ki Soylu'nun "PEJMÜRDE" sözü masada kalmaz.

Terör örgütünün değirmenine su taşıyanlarla kolkola girenler "Demokrasi"şemsiyesinin altına gizlenemez...

Burası Patagonya Cumhuriyeti değil,
Türkiye Cumhuriyeti Devleti...