Dünya milenyum çağının ikinci çeyreğinde gerçekten yeni dönemece girdi. Çok şey sorgulanacak, sitemler değişecek. Saymaya gerek yok her alan diyelim kısaca.
ABD başkanı bu sabah yasakların kaldırılması için ayaklanan vatandaşları için yanlarındayım diyebildi. Başka çaresi yok. Eli kolu bağlı. Eyalet yasaları merkezden gelen emirlerin pek çoğuna kapalı! Dış güvenlik dışında bütün yetkiler eyalet başkanında ve meclislerinde.
İngiltere'de açlık başladı çok büyük bir kesimde! Birleşmiş milletler ailesin 5 daimi üyesinden birinde açlıktan ölümler yaşanırsa şaşmayın. Sigortasız insana yaşama hakkı olmayan bir ülke.
Örnekleri çoğaltıp Ortadoks Solcuları üzmeyeyim. Onların zaten bir cennetleri cehenneme döndü diğer cennetlerinde yaşamaya devam esinler, moral bozmayalım. İnsan insana lazımdır.
"Ortadoks Solcu da nerden çıktı dediğinizi duyar" gibiyim. Kısaca değineyim.
Emperyalist düzenin yarattığı küresel sorunlarla beraber gelen sosyolojik boşluğu görmezden gelerek sosyalizmin kapsam genişletilmesinden korkup, kendi düşüncelerinin bile tozlandığını inkar ederek başkaları gelip sosyalizmi ellerinden alacak korkusuyla katı ve doğmatik tavır aldılar.
Devrim uykusundan henüz uyanmadan, kendi ideolojileri kendilerinin düşmanı haline geldi. Çoğu doğmatik solcular, ideolojik kavram sarhoşluğuyla devrimi önce kendi aileleri üzerinde yaptılar. Ortodoks inançlarını savunarak eşler arasında doğan ideolojik farklılıklar çoğu aileleri parçaladı.
Kendi içinde üstünlük hesaplaşmasıyla, kendi kendini ayaktan vurup epileptik sindromu yaşayan bir hasta durumuna düştüler. Aymazlığın içinden çıkamadığı bir hücreye kapattılar kendilerini ve Marksist düşüncesinin kayıp olacağından korkarak ortodoksiye sıkıca sarılmış durumdalar.
Kısaca: Ortodoks Marksizm, Marx'ın teorilerine şöyle ya da böyle bağlı kalmak, onu ana kaynak yapmak değil; Marx'ın teorilerini birtakım basit ilkelere indirgeyip sıkıca bağlanmaktır.
Kral Marks ve Engels sağ olsaydı eminim bunların peşine düşerdi.
Peşinen yazayım bunlar bu devasa kesim içinde çok ama çok küçük bir azınlıktırlar ama varlar yani. Sosyal medyada hezeyanlarını izleyebilirsiniz.
Şimdilerde verdikleri bol sıfırlı istatistikler bekledikleri gibi çıkmayınca, Dantenin cehennemini boyladılar ve silemeye, ayıplarından temizlemeye başladılar sayfalarını.
"Türkiye´deki muhafazakarların ve solcuların hemen büyük bir bölümünün kişisel ya da toplumsal refleksleri kendi kamplarının, kendi gruplarının cemaatçi davranış kalıplarına göre şekillenmiştir. Bu yüzden de kendi cemaatlerinin korumacı duvarlarını aşıp "ortak iyi"de buluşmayı akıl edemezler." Bu sav doğrudur. Bu da kaçamayacağımız bir gerçekliktir.
Nerden nereye sürüklendik. Biraz da Batıda yaşanan sistem arızlarını yazıp Türkiye'nin fırsatlarından bahseyim.
Türkiye bu zor dönemde 150 milyar çeşitli kesimlere yardım eden bir ülke. Milyonlarca insanına evinde destek olacak gücü buldu. 80 ülke yardım istedi 55 ülkeye ayırım yapmadan tıbbi destek sağladı. Küçümseyenler bir yana bütçesi bütün yaşananlara rağmen sıkıntıda olmayan bir ülke. Borçlanma düzeyi yüzde 30'larda. Batıda Yüzde 100'leri aşan borçlu ülkeler var.
Sağlık sitemimiz, ayakta onlarda çöktü resmen. Dev uçak gemileri fayda etmedi, uzay istasyonları mikropları göremedi.
Amerika suçluyu buldu. Çin'i yargılamayı diline dolamış, halkını kandırıyor ama nereye kadar. Göreceğiz. İnsanlığı yok edecek kıtalar arası balistik atom taşıyan füzelerine para ayırdılar ama insanına nefes aldıracak solunum cihazını, insanını mikrop bulaşmasından koruyacak maskeyi, elbiseyi üretemediler.
Kartlar bütün dünyada yeniden karılacak. Bütün milletler sağlıktan eğitime, ulaşıma güvenliğe ve yönetime şekline yeniden bir çeki düzen verecekler. Kendi kendine yeterli ülkeler çok daha kolay adapte olacaklar yeni düzene.
En hayırlı sistemi insanlık bulur umuduyla herkese güzellikler dilerim