Hani Mevlana demiş ya ''Her şey incelikten, insan kalınlıktan kırılır'' diye, biraz olsun kimin nasıl kırıldığını görmek adına bizde konu olarak bu hafta siz kıymetli okuyucularımız için insanın inceliğini ve kalınlığını seçtik.

Şimdilerde pek sık duymasam da Fransızcadan dilimize geçmiş olan bir kelime var ''naif'' bizce manası; kibarlık demekti lakin asli dilindeki karşılığı ise; açık yüreklilik. Biz, bu kelimeyi sıkça kullanır ve naif kimseleri de çokça takdir ederdik. Bizim eskilerimiz de buna karşılık olarak ''latif'' derlerdi (alim kısmı büzaa; kibarlık, incelik, zerafet). Hatta isim olarak bile çocuklarına Latif koyarlardı. Ne demekti latif? El cevap; Hoş ve ince bir güzelliği olandı. Peki az biraz da kendimizi sigaya çekmek bağlamında soracak olursak, ne kadar latif olabildik yahut ne kadar latif kalabildik? Biraz bundan bahsedelim. Bu hususlar açıldığında ekseriyetle ilk din terimlerinin, din adamlarının yahut dine yakından ilgisi olan kimselerin hudutlarına yaklaşılır. Ben biraz daha ters bir psikolojiyle dine yakın ilgisi olan kimselerin soğutmuş olduğu, uzaklaştırmış olduğu yani kendilerinden latiflik beklenirken tam manası ile kalınlık abidesi olmuş kişilikler üzerinde durmak istiyorum.

Tam burada şu vakayı paylaşmak isterim. Rahmetli Münir Özkul hayatında hiç camiye gitmemiş biridir. Bir gün dini bütün bir Müslüman kimse kendisiyle sohbet esnasında ona der ki ''Münir Bey babanız size ne güzel bir isim vermiş. Münir demek Allah'ın güzelliklerini nuruyla insanlara ulaştıran demektir. Kur'an-ı kerim ve kutsal kitaplarda da aynı şekilde insanlara güzellikleri ulaştıran terimi kullanılır. Soyadınıza da baktığımızda öz ve kul kelimeleri çok manidardır. Kulluk bilincine sahip bir özünüz var demektir. Siz neden hiç camiye gitmediniz? Lütfen benimle birlikte bir Cuma günü camiye gelin.'' Bir Cuma günü cumadan bir saat önce camii önünde buluşmak için sözleşirler. Lakin adam saatine gelmez, dışarıda bayağı bekleyen Münir Özkul camiye girince hayatınca ilke kez girdiği için arkadaşına yüksek sesle seslenir. Bu arada camii cemaatinden biri camii de bağırılır mı diyerek kendisine bir tokat atar. O günden sonra bir daha Münir Özkul ''caminden içeri bir daha adımımı atmam'' diyerek camiyi terk etmiş. Şimdi sözünde durmayıp saatinde gelmeyen bir Müslüman ve camiinin içinde sorgusuz sualsiz birine tokat atıp onu camiden uzaklaştıran başka bir Müslüman. Latif olabildik mi?

Sözü uzatıp örnekleri çoğaltıp ayrı bir kalınlığa girmek istemem. Hülasa edecek olursak, küp içindekini sızdırır dostlar. Cemiyetin latif mi yoksa pest yani kaba mı olduğunu öğrenmek isterseniz işe fertlerden başlayınız, hangi toplumun nasıl kırıldığını kırılma sesinden fark edeceksiniz.

Değerli okurlarıma saygı ve sevgilerimle...