İnsan zor zamanların hasadıdır. Çorak topraklarda olgunlaşır. Zor zamanların eseridir. Ağır bir yenilgi, büyük bir hayal kırıklığı, anlaşılmaz bir ihanet, bastırılmaz bir gürültü eşliğinde büyür. Her başkaldırıya insanca bir tavırla direndikçe büyür. Yokuş yollarda şikayetten uzak tırmandıkça gelişir. Hakkını başkalarına kıyasla elde edemediklerinde değil sorumluluklarını yerine getirdiği üzere bilir. İnsan zor zamanların adamıdır. Esir duygulara verdiği güven ölçüsünde değer görür.
Esasında herkes yaptığını da yapmadığını da bilir. Bilir ama bilmezden gelir. Bir yük vardır sırtında altında ezildiği. Bir kaçışın yüküdür bu. Kendinden kaçmaya yeltenir insan. Nereye kadar? İnsan 'ben' yükünü sırtlandıkça altında ezilir. Ben'liğinin altında ezilen insan ait olmanın bütünlüğünden kaçmaya devam eder.
İnsan zor zamanlarda yetişir. Kaçışını geri çevirecek bir erdeme sahiptir. Modernizmin parçalara ayırdığı insanlığa yeniden dahil olma mücadelesini verir. Küreselleşmenin sömürdüğü tüm verimli ovaları yeniden yeşillendirir. Çoraklaşmış toprakları yeşertir. Bir tohum eker, bir filiz olur, bir dal büyür, bir meyve olgunlaşır, bir canlı ondan nasiplenir böylece insan hak olur. Şikayet etmeden ve yorulmadan hak olma yolunda ilerler insan. Tarlasını, bağını, bahçesini küresel sermayenin kullanımına kiralamaz. Tüm bunlar insanın gönlü olur. Böylece insan bir dönem kendi gibi esir olmuş, ben'liğine ram olmuş ve bütünden kaçmaya yeltenmiş asilere derman olur. Bu bakımdan zor zamanlarda gelişen insan zor zamanları da imar eder.