Bilge bir dost sordu ''dünyada en yüksek yer neresidir?'' diye. Ev... Sözümü kesti ''hayır hayır! Dünyada en yüksek yer; bir tıkla insanoğlunun kendisini oturttuğu zirvedir, sadece sana öğretilmediği gibi düşün'' dedi. Nedense cümlenin sonundaki ''sana öğretilmediği gibi düşün'' sözüne takıldım. Hani ''insan düşünen bir hayvandır'' demişti Aristo ve ''Düşünüyorum öyleyse varım'' diye eklemişti Descartes. Oysa biz onlardan daha eskiden beri hep düşünüyorduk. Bu sözleri söyleri tanımayanlar, neden söylediklerini bilmeyenler de düşünüyor(du). Oysaki bu sözler hiç söylenmemiş olsaydı yine düşünülecekti. Birinin bir şeyler söylemiş olmasının bizim düşünme yeteneğimize etkisi ne olabilir ki? Lakin düşünme biçimimize etkisi... Sanırım soru şöyle olmalı; kim tarafından nasıl düşündürülüyoruz? Mantıklı-mantıksız, soyut-somut, bilinçli-bilinçsiz, sistemli-sistemsiz bir şekilde düşünüyoruz ve bende nasıl düşündüğümüzü değil nasıl düşündürüldüğümüzü soruyorum. Sorum tek, cevaplar ise düşünülmeli...

Bin bir türlü düşler ardı sıra gelip dayanıyor dimağımın ucuna, kimi hezeyan, kimi lafı güzaftan ibaret. Sonra düşürülüyorum düşündürüldüklerim tarafından ne idüğü belli olmayan bir düşüncenin tam ortasına. İşte; düşünceye bir düşünce fark ediyor insan her daim bir düşün ortasında düşe kalka mücadeleye zorlandığını. Üzerine çok düşersem bırakmıyor peşimi çoğu boş lakırdı olan, hangisinin cevap olduğunu bilemediğim ve kimin tarafından düşündürüldüğünü düşündüğüm düşünceler. Bilge bir dost ''akletmek'' dedi. Düş... Sözümü kesti ''hayır hayır! ''melakut alemini bırak, manayı anlamak, bilmek''. Güzel bir düş görürken sert bir şamar yemek gibi bir şeydi bu. Dimağımın ucundaki hezeyan düşler bir anda yerini daha sağlam gerçeklere bıraktı. Binlerce yıldır dilimin ucundaymış ve çıkmayı bekliyormuş gibi sessizce çıkı verdi kelimeler; tefekkür, teemmül, teşe'ur. Tefekkür; düşünmek demekti, teemmül; beklemek, teşe'ur ise; anlamak, hissetmek...

Hülasa, doğru karar verebilmek, doğru verilen kararla doğruya inanmak ve doğru davranmak için kimin tarafından düşündürüldüğünü iyi düşünmeli insan. İnsanı kim düşündürüyor? Nisyandan gelen insan yasak meyveyi yedi ve ile-i gayeden kovuldu ama yasağın yasak olduğunu düşünmesine engel olan kimdi? Dünyanın çok hızlı döndüğü bugünlerde Afakta (kainat) ve enfüste (nefiste) olan değişimi görmemize engel olan kim? Hülasa, ahlakımız kimin elinde? Biraz Tefekkür, biraz teemmül, biraz da teşe'ur...

Değerli okurlarıma saygı ve sevgilerimle...